Gafillerin ağızlarında da,dillerinde de kilit vardır!

"Gafiller dua edemez.Çünkü 'Ya Rabbi'demeye güç yetiremez. Onun ağzında da, dilinde de kilit vardır. Dert içinde iken de ağlayıp sızlayamaz!.."

Dua, Allahü teâlâya yalvararak murâdını istemektir. Cenâb-ı Hak, duâ eden Müslümanı çok sever. Duaetmeyene gadap eder. Duamüminin silâhıdır. Dua, gelmiş olan dertleri, belâları giderir. Gelmemiş olanların da gelmelerine mâni olur. Allahü teâlâ,(Bana hâlis kalpile duaediniz! Böyle duâları kabul ederim)buyurdu. Bunun için, duâ etmek, namaz, oruç gibi ibâdettir.

Duanın kabul edilmesi için en başta, harâm lokmadan sakınmalıdır! Uyanık kalple ve kabul edileceğine inanarak duâ etmelidir. Belâ gelmeden önce çok duaetmelidir. Duaya hamd ve salevâtla başlamalıdır. Sebeplere yapışmadan istemek kuru bir temennîdir. Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsı ile duâ edenin duâsı kabûl olur...

Günahkâr Müslümanın duası, kabule şayan değilse de, Cenab-ı Hak, dua edenin elini boş çevirmez...

Mevlâna Celaleddin-i Rumî hazretleri Mesnevi'sindebuyuruyor ki:

Adamın birisi, her gece kalkıp namaz kılıyor, Allah'ı anıyor, Ona dua ediyor, yalvarıp yakarıyordu. Şeytan ona bir gün vesvese verir:

"Ey ahmak kişi, her gece, Allah demenin, Onu zikretmenin ne anlamı var ki Sabaha kadar uykusuz kalıp yalvarıyorsun,bütün kapılar yüzüne kapalıdır.Sana 'Ne istiyorsun'diyen var mı Şimdiye kadar bir kapı açıldı mı Buyur eden oldu muİstenmeyen yere gidilir mi Allah senin bu yalvarıp yakarmana önem verseydi dileklerini kabul ederdi, bir cevap verirdi.Boşa kürek çekiyorsun..."

Adam, bu düşüncesinidoğru bulup gönlü kırıldı, başını yere koyup zikretmeden hüzün içinde uyudu. Rüyasında ona;

"Neden Allah'ı zikretmeden uyudun bugün"dendi. O da;

"Yalvarıp çağırmalarıma bir cevap gelmiyor ki... Kapıdan kovulduğumu anladığım için artık o kapıyı çalmıyorum"