Eğer Müslümanlarınbaşına geleneüzülmüyorsan!..

Herhangi bir ülkedeki Müslümanların başına gelen olaylar bizi üzmüyorsa, onların çektikleri acılar içimizi yakmıyorsa, imanda bir bozukluk var demektir!

Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker,farz-ı kifayedir. Yani, herkese farz değil, gücü yetene farzdır. Bir yerde, bu işi yapanlar varsa, diğerlerine farz olmaz. Çünkü Kur'ân-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(İçinizde, hayra çağıran, marufu emreden ve münkeri nehyeden bir topluluk bulunsun. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerdir.)Âl-i İmran 104

Kur'an-ı kerime, hadis-i şeriflere ve akla uygun gelen, yani iyi şeylereMaruf, bunlara uymayan kötü şeylere deMünkerdenir.Emr-i maruf; iyiliği emretmek, nehy-i münker de kötülükten sakındırmak demektir.
İslamiyet'in temeli; imanı, farzları ve haramları öğrenmek ve öğretmektir. Bütün peygamberler bunun için gönderilmiştir. Gençlere bunlar öğretilmezse, İslamiyet yıkılır, yok olur.(Seadet-i Ebediyye)

Hikmet ehli bir zat buyuruyor ki:

Allahü teâlâİsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden olan Yuşa aleyhisselama,bir kavmi helak edeceğini vahyetti. Ancakokavmin içerisinde kırk bin salih Müslüman, altmış bin de âsi, günahkâr insan vardı. Melekler, (Ya Rabbi, âsileri helak edelim, ama âbidleri çok ibadet edenleri ne yapalım) diye sordular. Allahü teâlâ,(Onları da beraber helak edin)buyurdu. Melekler, merak edip hikmetini sordular. Allahü teâlâ,(Bunlar, benim kötü dediklerime kötü demediler. Kötülerle yiyip içtiler ve dost oldular. Onlara emr-i maruf yapmadılar. Onlar ateşe giderken, kurtarmaya çalışmadılar, dinimi tebliğ etmediler. Yüzlerini bile ekşitmediler. O hâlde, hepsini helak edin)buyurdu.
Dolayısıyla insan, sadece kendini değil, ailesini, etrafını, bulunduğu cemiyeti, beraber bulunduğu insanları kurtarmaya çalışmalı. Kurtarmak demek, Rabbimizin dinini onlara doğru tebliğ etmek demektir. Yoksa kurtaran Allahü teâlâdır, biz sadece vasıta olmaya çalışıyoruz. Hidayet Allah'tandır.