Çekim yasası şeyhi
Ahmet Can Karahasanoğlu
İstanbul'un Avrupa yakasında, caddelerin kaldırım taşları parlak ayakkabılar kadar kaygan, mağaza vitrinleri sonsuz bir rüya gibi parıldıyor.
Nişantaşı'nda bir kafenin köşesinde oturuyor Çekim Yasası Şeyhi. Kartvizitinde başka bir isim yazıyor elbette: Yaşam Koçu, Enerji Mentoru, Secret Ustası.
Ama ben onun gerçek adını duydum: Umutsuzluk taciri.
Paralı ama mutsuz kadınlar geliyor yanına. Kafelerde kahveler soğurken avuçlarına tarot kartları dağıtıyor. Çakralardan, kuantum frekanslardan, evrene gönderilen siparişlerden bahsediyor. İnci küpeli kadın ağlamaklı sesle soruyor:
"Peki o geri döner mi"
Şeyh, dudaklarında yarım bir tebessümle başını sallıyor:
"Evren sen ne istersen onu verir, yeter ki gerçekten iste."
"Vay canına yandığımın dünyası," diyorum; zengin kadınları kandırmak için iyi çene var şu frekans şeyhinde. Aslında dert keder yoksa, insan başını belaya sokacak bir bahane arıyor.
Kadın giderken masaya danışmanlık ücretini bırakıyor. Şeyh kahve fincanını çeviriyor, fincanın dibinde bir boşluk kalıyor: Para kadar derin bir boşluk.
Geceleri, bu adam küçük bir odada tek başına oturur. Sosyal medya hesaplarını açar. Paylaşımlar hazırlar: "Frekansını yükselt, aşkı çek." Bir sonraki randevu böyle dolacak işte. Bir sonraki umut satışı tamamlanacak.
Kimsenin bilmediği gerçek, bu adam ne evrene sipariş gönderdi ne de bir siparişi teslim aldı. O sadece insanın içindeki deliklere parlak etiketler yapıştırdı: Secret, Kuantum, Manifesting.