Sembol isimler, Bediüzzaman ve Yeni Asya

Soy ismiyle müsemma olmakta daima zorlanmış olan Muharrem İnce'nin bu seferki densizliği bir üslup hatasından ibaret değil.

Cehalete ve ideolojik körlüğe bağlı bir siyasi itikat problemi. Ama yazımızın konusu o değil. O bir konu mankeni.

Zaten cevabı da en güzel şekilde verildi.

Bediüzzaman'ı sevenler arasında "Yeni Asya neden var" sorusunu zaman zaman "Yeni Asya'ya ne gerek var ki" şeklinde soranlar var ve oldu.

Azlar ama maalesef varlar.

O sorunun cevabı çok. Ama böyle zamanlarda en çok "sataşmalara cevap verebilmek ve hataları düzeltebilmek için var" cevabı kıymetli hale geliyor.

Böyle zamanlarda o azlar da cevabı hakkalyakin derkedip anlıyorlar.

Zira İnce'nin o iftirasından sonra Yeni Asya'nın yaptığı yayınları gören aklı başında bütün Bediüzzaman dostları, Yeni Asya'yı düzenli takip etmese de "iyi ki Yeni Asya var, yüreğimin yangını soğudu" dedi.

Bunu herkes duymuş olmalı.

Başka bazı dinî önderler hakkında birileri bir yerlerde ileri geri konuştuğunda o kişinin sevenlerinin boynu bükük kalıyor. "Keşke bizim de bir Yeni Asya'mız olsa" diyorlar.

Haklılar.

Gerçi Yeni Asya onların hukukunu da müdafaa ediyor ama Bediüzzaman'ı ve Risale-i Nur'u müdafaa öncelikli meselesi.

Bunları müdafaa doğrudan imana dair bir müdafaa. Zira bu iki isim, bilhassa Türkiye'de, iman davasının sembol isimleri.

Bilhassa gençlere, sık sık, "Yeni Asya'nın marka değerine paha biçilemez" diyoruz.

Bunun sebebi işte bu tür olaylarla daha iyi anlaşılıyor.

Meselenin bir başka boyutu daha var.