Taha Akyol, 19 Mart İBB Operasyonu sonrasında, 28 Mart'ta, Medyascope'da Ruşen Çakır'a Türkiye'nin Rusya'laşması riski hakkında şunları söylemişti:
"Türkiye, Putinist ya da Putinizm denilen bir modele dönüşmez. Putin yüzde 80 oy alıyor; Türkiye'de ise hiçbir siyasetçi ömrü boyunca böyle bir orana ulaşamadı. ... Bugün Türkiye'de iktidar ile muhalefet arasındaki oy farkı bazen biri, bazen diğeri lehine değişiyor. Dolayısıyla Türkiye, Putinist bir modele oy verecek kadar tek tip bir rejime sahip değil; burada çoğulcu demokrasi fikri yerleşmiş durumda."
30 Kasım'da İstanbul'daki Yeni Asya okuyucularının düzenlediği paneldeki konuşmasında ise aslında bu tehlikenin arttığına şu sözlerle dikkat çekmişti:
"Yeni anayasadan bahsediliyor ya. Darbe anayasasıydı, şuydu buydu, bunları bir kenara bırakıp bir anayasada olması gereken şu prensipleri söylüyorlar mı söylemiyorlar mı Ona bakalım lütfen. Hukukun üstünlüğü diyorlar mı Kuvvetler ayrılığı diyorlar mı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi diyorlar mı Yargının bağımsız ve tarafsız olmasını, bunun tedbirlerini söylüyorlar mı En önemlisi de kuvvetler ayrılığı kelimesini ağıza alıyorlar mı almıyorlar mı Almıyorlar maalesef."
Biz de muhterem Akyol gibi demokrasimizden ümitli olmak isteriz. Ancak gelinen aşamada korkularımızın da sebepsiz olmadığı anlaşılıyor.
Zira basın hürriyetini yok etmek gayesiyle yapılanlardan sonra derin devletçi istihbarat operasyonlarıyla muhalefetin de yok edilebileceği Dünya tecrübesiyle anlaşılıyor.
Rusya'laşmayı anlamak için önce Putin'e bakalım: Putin, eski SSCB'de 16 yıl KGB istihbarat subayıydı. 1991'de siyasete girip Yeltsin yönetimine katıldı. Federal Güvenlik Servisi (FSB) direktörlüğü ve Güvenlik Konseyi sekreterliği yaptı. Ağustos 1999'da başbakan oldu ve Yeltsin'in istifasının ardından 2000'de başkan vekili oldu. Dört ay sonra da devlet başkanı seçildi. Sistem oyunlarıyla başbakan ve başkan olarak hep iktidar oldu. Krizlerle ve savaşlarla iktidarını pekiştirdi.
Her seçimde oylarını arttırdı. 2004 yılında %72 ve 2024'te %87 oyla yeniden seçildi.
Her seçimi ve bilhassa 2012'deki seçimi hile iddiaları ve protestolar ile gölgelendi.
Muhaliflerine neler yaptığı meçhul, ama malum. Muhalif siyasetçi Aleksey Navalny, 2024'te, siyasî yargılama sonucu hapiste öldü.

17