"Teyit.org" geçen gün "Toplumsal güven araştırmasında Türkiye listenin sonunda" başlıklı bir araştırma/teyit haberi yayınladı. Çok vahim bir tablo paylaşan araştırmanın özeti şöyle:
"Pew Research Center'ın küresel güven araştırması, Türkiye'yi en düşük toplumsal güven seviyesine sahip ülkeler arasında gösteriyor. Örneğin İsveç'te 'çoğu insana güvenilebilir' diyenlerin oranı yüksekken, Türkiye'de bu oran yüzde 14'te kalıyor. Türkiye'de 'İnsanlara güvenilmez' diyenlerin oranı ise araştırmada yüzde 84 olarak aktarılmış. Yazı, güvenin eğitim, gelir ve yaş gibi değişkenlerle nasıl farklılaştığını, düşük güvenin kutuplaşma, demokratik uzlaşma ve ekonomik işlem maliyetleri gibi alanlarda toplumsal sonuçlar doğurabildiğini tartışıyor."
"Bu sonuç külliyyen hatalıdır, bizim toplumumuzda insanlar birbirlerine yüksek ölçüde güvenir" diyecek kimse yoktur.
"Yüzde 14 doğru değildir" denilebilir. Ama bu oranın bir parça daha yukarıda olması, bu vahim sonucu değiştirmez.
İnsan kalitesinin bu ölçüde bozulmasının anlamını ve sebeplerini herkes kendi çevresinden teyit ve tahlil edebilir.
Güvenmeyenler aynı zamanda güvenilmezler grubundalar. Bu da açık.
Bu sosyolojik veriyi herkesin doğru şekilde tahlil etmesi ve çözüm araması lazım. Bilhassa siyasetçilerin ve bilhassa TBMM üyelerinin.
Neden bu hale geldik
Araştırmadaki "düşük güvenin kutuplaşma, demokratik uzlaşma ve ekonomik işlem maliyetleri ile ilişkili olduğu" tesbiti de aslında sonucun doğruluğunun teyidi.
"Bizde kutuplaşma yok" denemez.
"Bizde demokratik uzlaşma kuvvetlidir" diyecek olanlara yanlış düşündüklerini göstermek için delil çok. Ama TBMM'deki muhalefet önergelerinin iktidar grubunca sebepsiz reddinin alışkanlık haline geldiğini örnek olarak göstermek dahi tek başına yeterli. Milletvekillerinin itibarının diplerde olması da cabası.
Ekonomik işlem maliyetlerinin artışı ve bilhassa yüksek vergi oranları ve bütçe harcamalarının denetimsizliğinin vergi kaçırma isteğine etkisi gibi hususlar da herkesin bildiği doğrular.
Bize göre son on beş senede yaşanmış ve yaşanmakta olan ve kitlesel hale gelen yargı operasyonları bu sonucun en önemli sebebi. Yargının siyasallaşmasının birer göstergesi olan ve ETÖ, FETÖ ve EİTÖ gibi akla ziyan çerçevelere oturtulan operasyonlar yargıya güveni yok etmiş durumda. Suçlularla masumların aynı torbaya doldurulduğu her olayda her seferinde torbanın dibi yırtılıyor ve masumların yanında suçlular da cezasız kalıyor. Olan, sivil topluma ve "cemaat" kavramının itibarına oluyor. Bu ayrı bir bahis ve ayrı yazı konusu...

21