TBMM'ye sorduk, Diyanet cevapladı
"Bu çağda din yorumunda Diyanet tekeli mi" başlıklı 4 Haziran tarihli yazımızda Diyanet'e Kanunla verilen meal sansür yetkisini yazdık ve şu soruları sorduk:
"Bu bilgilerle soralım: Bu çağda din yorumu yapma ve dinî yayın yapma yetkisi Diyanet'in tekeline verilebilir mi Bu tekel dini zenginleştirir mi fakirleştirir mi İlâhiyat ve İslâmî İlimler Fakülteleri ne olacak"
Ardından kendi teklifimizi de yazdık:
"Bizce Diyanet sadece talep edenlerin dinî yayınlarını refere etmeli ve bir tür 'helâl' damgası gibi sertifikalandırıp akredite etmelidir. Belki bunun bir adım ilerisi olarak, Diyanet, re'sen ya da şikâyet halinde 'İslâm Dininin temel nitelikleri açısından sakıncalı' olduğunu tesbit ettiği yayınlar hakkındaki gerekçeli görüşünü kendi web sayfasından yayınlamakla yetkilendirilebilir."
Daha sonra Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, web sayfasında (tarihsiz olarak), bu konudaki vazifesinin sınırlarını netleştiren bir açıklama yayınladı ve sansür yetkisinin gerekçesi olarak bazı kötü örnekleri de verdi. Şu cümlelerle bitiyor:
"Diyanet İşleri Başkanlığına verilen söz konusu yetki; hiçbir surette farklı dinî görüşlerin veya mezhep yorumlarının bastırılması, kişisel fikirlerin veya mezhep anlayışlarının dayatılması amacı taşımamaktadır. Bazı medya mecralarında ve sosyal platformlarda dile getirilen 'Diyanet kendi görüşlerini dayatacak', 'Fikir özgürlüğü kısıtlanacak' ve 'Mealler sansürlenecek' şeklindeki iddialar tamamen iftira olup gerçeği yansıtmamaktadır. Başkanlığımız, farklı görüşlere karşı tarafsızlığını koruyan ve toplumun tüm kesimlerine eşit mesafede duran anayasal bir kurumdur.
Bilinmelidir ki Başkanlığımız, yürüttüğü bütün hizmetlerinde, emredici değil düzenleyici bir tutumla ve toplumun birlik ve beraberliğini sağlayacak bir anlayışla hareket etmektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur."
Tam metin için linki:
https:kurul.diyanet.gov.trDuyuru-DetayDuyurular949diyanet-isleri-baskanliginin-kuran-meallerini-inceleme-yetkisi-hakkinda
Öncelikle şunu ifade edelim: Başkalarını bilmeyiz, bizim maksadımız iftira ya da muhalefet etmek değildir. Hakkı bulmayı ve tutup kaldırmayı hedefliyoruz.
Diyanet'in "emredici değil, düzenleyici bir tutumla ve toplumun birlik ve beraberliğini sağlayacak bir anlayışla" hareket etme isteğini de alkışlayıp tebrik ediyoruz.
Ancak "Başkanlığımız, farklı görüşlere karşı tarafsızlığını koruyan ve toplumun tüm kesimlerine eşit mesafede duran anayasal bir kurumdur" cümlesinin sadece bir niyeti ifade ettiğini düşünüyoruz.
Zira biliyoruz ki eskiden beri siyaset ve bilhassa CHS denilen yapıdan sonra gelen "tek adam rejimi" her şeyi siyasîleştirdiği gibi Diyanet'i de siyasileştirmek için elinden geleni yapıyor.
Kamuoyu araştırmalarında "Diyanet'in halen siyaset kurumundan bağımsız olduğunu düşünüyor musunuz" sorusuna verilen "hayır" cevabının oranlarına bakmak yeterli.
"O öyle değil, ama halk öyle sanıyor" diyerek geçiştirmek de mümkün değil.
Öte yandan Diyanet'in Kanunla kendisine verilmiş olan yetkiyi kendi kendisine sınırlaması anlaşılabilir, ama riskler içerdiği de açıktır.
Meselâ açıklamada denetimin kriterleri arasında sayılan şu iki cümle nasıl yorumlanacak
"f) Meale kutsiyet atfetmek adına ilgili mealin rüya, ilham veya vahiy yoluyla yazdırıldığına dair bir iddiaya yer verilmesi."