Sırriyyen tenevveret
Bediüzzaman'ın Nur ve nasihat hizmeti için bir metod ya da yaklaşım olarak tarif ettiği "sırren tenevveret"in hangi çağda hangi durumda kim için ne manaya geldiği ehline malumdur.
Bugün bu malumlardan birinin ilamını yazalım.
Sırrı Süreyya Önder'e Allah rahmet etsin ve adaletiyle muamele etsin. PKK ve terör konusundaki karışık duruşunu ve sair konuları artık bizim konuşmamıza gerek kalmadı.
Bediüzzaman'ın şahsen dindar olmayan Adnan Menderes'e "İslâm kahramanı" derken kullandığı "Risale-i Nur'un vatana, millete ve İslâmiyet'e büyük hizmetini kabul ve takdir eden ... İslâm Kahramanı" cümlesini biz "Risale-i Nur'un vatana, millete ve İslâmiyet'e büyük hizmetini kabul ve takdir ettiği 'için' İslâm kahramanı ..." olarak anlarız.
Bu örnekten de yola çıkarak, siyasetçileri tartarken Risale-i Nur'a ne anlam yüklediğine de bakarız. Zira Risaleler bilhassa şeair ve bid'acılık (inkılapçılık) ayrımında ve demokratlık ve antidemokratlık ayrımında hakikatte bir kutup yıldızıdır.
Sırrı Süreyya Önder'in Bediüzzaman'la ve Risale-i Nur'la yakınlığı herkesin malumu. Ama bu konuda şükür ki- kendisi yalnız değil. Siyasî yapı çok değişti.
Dolayısıyla sadece bu tür yakınlıklar altmış yetmiş sene önceki kadar kıymetli değil.
Ama siyasetle beraber Nurculuk da çok gelişti! Dolayısıyla bu yeni ve aslında istenmeyen duruma uygun yeni bakış açıları geliştirmek de önemli.
Ve işte bu yönden, tek bir Önder, başka yüzden ve binden kıymetli. Bir Sırrı'nın sırren tenevvereti çok karanlıkları aydınlatabilir.
Zira TV24'te "Kafa Dengi" Programında söyledikleri şöyle:
"Nurcular her askerî darbe ile kendi içlerinde bir iki kere bölünmüşlerdir. Daima. Bir kısmı şeye iltihak etmiştir, statükoya. Bir kısmı Bediüzzaman'ın o geleneksel çizgisine sadık kalmayı tercih etmiştir. Ben sadık kalanlara daha büyük bir muhabbet besliyorum."
Bediüzzaman'ın geleneksel çizgisinin statüko dışı ve zıddı olduğu ve siyasette adalet, hürriyet ve demokratlıktan ibaret bulunduğu açık. Önder'in seviyorum dediği taraf olarak kimleri kast ettiğini ise herkes kendisi bilir.
Dolayısıyla Önder bu yönden kıymetli.
Esasen bu konu, hayatta ve siyasette birin ve binin değeri ile ilgilidir.