Sınırlarımız ve civarındaki kara delikler

Son günlerde bazı şehirlerde sığınmacılar üzerinden ortaya konulan provokasyonlar sebebiyle sınır güvenliği konusu da yeniden gündeme geldi.

Olayların Suriye ile yeniden yakınlaşma gayretleri ile aynı dönemlere denk gelmesi ayrıca dikkat çekici. (Fitnecilerin oyununa gelerek uzaklaşmamız yanlıştı. Bir an önce doğru şekilde barışmamız ve demokrasimizi geliştirerek oraya da ihraç etmeye çalışmamız şarttır.)

Yine geçen günlerde insan kaçakçılığı iddiasıyla ve oldukça garip bir delil sistemiyle önce gözaltına alınıp sonra tutuklanan Bilal Çokay adlı Tuğgeneral sebebiyle de bilhassa güney ve doğu sınırlarımızın pasaport güvenliğindeki zafiyetler konusu tartışılmaya başlanmıştı.

(O olayda iktidar taraftarı medyanın neredeyse tamamen suskun kalması ise ayrıca vahim bir konudur ama artık alıştık, geçelim.).

Kuzey Irak'taki ve Suriye'deki askeri varlığın ve onlarla birlikte hareket eden tabip ve benzeri sivillerin sınır geçişleri ile ilgili sistem(sizlik) de ayrıca önemli bir konu.

Türkiye, Türk vatandaşı olmayanlar anlamındaki yabancılar için, -maalesef henüz- "kendisine kaçılan ülke" değil. Yabancılar için, Türkiye, "üzerinden geçilmeye çalışılan ülke" durumunda.

Türk vatandaşları açısından ise Türkiye "kendisinden kaçılan ülke" durumunda.

Dolayısıyla sınır güvenliği zor durumda.

Sınır güvenliği meselesi aynı zamanda komşularımızın iç güvenliği ile ilgilidir. Komşularımızın iç güvenlik sisteminden emin olabilsek, sınır güvenliğimizi kolaylıkla entegre edebiliriz. Ama bulunduğumuz coğrafya sebebiyle, bu kafayla gidersek, bu neredeyse hiçbir zaman mümkün olmayacak.

(Gerçi en geniş kapsamlı barış coğrafyası sayılan AB ülkeleri için de artık sınır güvenliği eskiye nazaran daha zor bir konu. Sınır izleme teknolojileri ne kadar gelişirse gelişsin, pasaportsuz biçimde sınır aşmak isteyenlerin sayısı da hızla artıyor ve bu durum korumayı zorlaştırıyor.).

Ancak unutmayalım ki insanın seyahat hakkına ve hürriyetine konulan makul olmayan bütün sınırlar kötüdür.

İnsanların sınır tanımaksızın seyahat etme hakkı, devletlerin sınırlarına tel örgü ve pasaport kontrol noktası koyma hakkından daha eski ve daha değerli bir haktır.

Keşke bir gün gelse ve bütün gayrı fıtrî siyasi sınırlar kalksa. Atlaslardaki siyasi sınır haritaları silinip atılsa ve sadece coğrafi ve fıtrî sınırları gösteren haritalar kalsa.