Rejimin isim babası

Eşyaya isim koymak zordur. Risklidir de. Evine tavşan alanlar bilir. Pamuk desen olmaz, Havuç desen olmaz. Zıpzıp desen hiç yakışmaz. Çünkü bunları senden önce başkaları da koymuştur.

Marka bulmak da zordur, marka olmak da. O da bir isimdir nihayetinde.

Siyasetçilerin yaptıkları eserlere isim vermeleri de böyledir. Zordur, risklidir.

TOGG bu riskin en iyi örneklerinden biridir. Duyana "ne bu yahu" dedirtmeyi başarmıştır. (Birileri "reklamın iyisi kötüsü olmaz" demiş olabilir. Ama olur.)

Riski bertaraf etmek isteyen, kamuoyunun ve piyasanın nabzını iyi tutar.

Nitekim yerli muharip savaş uçağına isim bulurken de benzeri yaşandı.

TUSAŞ tarafından geliştirilen milli muharip uçak hakkındaki bilgileri duymayan kalmamıştır.

("Harp uçağı" yerine neden eskiden beri "muharip uçak" deniyor bu ayrı bir konu. Zira "muharip", "harbeden, savaşan" demek. Böyle olunca "muharip uçak" da "savaşan uçak" anlamına gelmiş oluyor. Uçak savaşır mı Her neyse.)

Konu savaş olunca ve uçak daha ziyade civardaki dağları bombalamak için tasarlanınca isim hakkı iktidarın aktif ortağına düşmüş.

Erdoğan'ın açıkladığına göre bu uçağın ismini Devlet Bahçeli koymuş. KAAN!

Bir savaş uçağına KAAN adını vermek ancak MHP'ye nasip olurdu ve o da olmuş. Ne diyelim, kankalara hayırlı olsun.

Peki AKP'lilerin de "bizim" dedikleri ama MHP'nin neredeyse muharibâne savunduğu "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi" adlı ucubenin sahibi kim

İsim babasının kim olduğunu bilmiyoruz. Merak da etmiyoruz.

Ama rejimin sahibinin kim olduğu önemli.

Aslında cevabı Ankara bürokrasisine bakınca tahmin ediliyor.

Avrupa Birliği Üyeliği Projesinin gözden düşürüldüğünü görünce de belli oluyor.

"Demokrasi de neymiş, önemli olan milli değerlerimizdir" diyenlerin arttığını gördükçe daha iyi anlaşılıyor.

Anayasa'nın ideolojisinin değişmez hale getirildiğini görünce de netleşiyor.

Bir zamanlar "İslâmî ve insanî değerlerin yanında milli değerlerin değeri nedir ki" demiş olanlar çoktan gözden düştü zira.

Zira takke de düştü, maske de...

AKP-MHP ittifakını "milletçilerin demokratlara iltihakı" zannedip müjde veren o Kırmızı Kitap muhibbanının hiçbiri ortalıkta yok.