PKK karşısında Devlet, AKP ve CHP
Geçen günlerde bir yazımızda Devlet Bahçeli'nin DEM'lilere uzattığı elin aslında "zzzzıııt Erenköy" çekmeye de uygun pozisyonda olduğunu yazdık.
Sonraki bazı gelişmeler bizi haklı çıkardı. Buna karşılık bazı başka gelişmeler ise yanıldığımızı düşündürdü.
Esasen bizimki sadece bir tahmindi. Zaten gelecekle ilgili kesin hüküm vermekten kaçınmak gerektiğini biliriz ve genellikle bununla yetiniriz.
Çözüm için PKK ve hapisteki kurucu lideri muhatap alınabilir mi, DEM Parti muhatap mıdır, gibi soruların önemi yok.
Kanaatimizce mesele çözülecekse herkes muhatap alınabilir ve herkes herkesle muhatap edilebilir. Yeter ki çözüm sağlansın. (Elbette çözümden kasıt PKK'nın Türkiye'de kalıcı olarak silâh bırakmasıdır.)
Esasen PKK ve DEM'in aynılığıayrılığı konusu da meselenin ve çözümün bir başlığı.
Zira neticede PKK tarafından yönetildiğine inanılan bir siyasî parti var. Bu sebeple kapatılıyor, ama tabela değiştirerek yeniden açılıyor.
Dolayısıyla kapatmak ya da yok saymak siyaseten bir çözüm değil.
Zaten asıl mesele bu partinin varlığı da değil. Terörün varlığı.
Ana konu, bu terör örgütünü ve "terör örgütünün partisi" imajı yüklenmiş bir partiyi var eden sosyal zemini bitirmek.
Bu açıdan bakıldığında ise çare başka yerde aranacak.
Nitekim birileri yıllardır kendince çareler arıyor, buluyor, deniyor, yol kazaları yaşıyor, vs. Demokratik siyaset bu yoldan gidiyor.
Buna karşılık birileri de bu partiyi ve seçmenini siyasî sistemin dışında ve kriminal alanda tutmak ve bu "düşman"dan güç alarak ayakta ve iktidarda kalmak istiyor.
İşte onlar çare arıyormuş gibi yapıyor ve işi başka şekilde gösteriyor. Onlara Bahçeli Devlet de diyebiliriz derin devlet de.
Bir de "PKK ile AKP görüşünce suç değil, ama CHP görüşünce suç oluyor. Böyle saçmalık mı olur" diyenler var ki onlar bazı hususları atlıyor.
Çözüm süreci açısından elbette parti ile devlet aynı şey değil.
Bu sebeple iktidar partisi ya da koalisyon ortakları ile muhalefet partileri aynı pozisyonda değil.
İktidar partilerinin beyanatı, kolaylıkla, "devlet adına söz vermek" anlamına da gelebilir. Zira -şimdilik- devleti onlar temsil ediyorlar.