Japonya seyahati için rehber ve ipuçları

Japonlar ilginç insanlar. Yazmak için üç alfabeyi birlikte kullanıyorlar.

Katakana ve Hiragana ses temelli alfabeleri. Harfler ses veriyor. Birkaçı birleşip hece ve kelime oluyor. Tek bir harf anlam vermiyor. Öğrenmek kolay.

Çin alfabesi de dedikleri Kanji alfabesinde ise her harf doğrudan bir kelime. Dolayısıyla on bine ve sınırlanmış haliyle iki bine yakın harf var. Harfe bakınca zihne anlam geliyor. Öğrenmek zor ve yıllar alıyor.

Bediüzzaman'ın mana-yı harfî ve mana-yı ismî ayırımında bu iki alfabe türünün birlikte varlığından da istifade ettiği açık.

Cep telefonlarındaki kameralar yardımıyla yazı çevirme uygulaması dünyanın bütün dilleri için ve elbette Japonca için çok faydalı bir icat.

Küçük adamlardan oluşan Japonların çok büyük metrosu ve toplu taşıması dakik ve muhteşem çalışıyor. Ama kirli ve tozlu.

Metroda ayakta bile kitap okuyorlar ama dışını renkli kılıfla kaplayıp ne okuduklarını göstermeyecek şekilde.

Sokaklarda ve caddelerde çöp kovası neredeyse yok. "Herkes çöpünü evinde veya cebinde saklasın, belediyeye oradan buradan çöp toplatmayın!" kuralını uyguluyorlar.

Minik insanlar, bahçesiz minik evler, kaldırımsız minik sokaklar ile üst üste yollar, geniş caddeler ve yüksek binalar iç içe.

Yaşlı nüfusun artması sebebiyle göçmen kabulüne istekliler. Japoncayı az çok bilen ve sabıkası olmayan işe yarar herkesi almaya hazırlar.

Japonya'ya gitmek veya göçmek isteyen gençlerin "anime" denilen Japon çizgi filmleri yardımıyla kendi başına dil öğrenebildiğini duyunca şaşırıyorsunuz.

Sosyal devlet uygulamaları çok iyi ve düzenli. Sadece analara değil babalara bile aylarca doğum izni ve babalık yardımı veriyorlar. Yeter ki çocuk büyütsünler. Zira genci yaşlısı, kediye benzer minik köpek meraklısı haline gelmiş.

Enflasyon çok düşük. İşsizlik çok az. Gelir dağılımında uçurum yok. Dibe vuran ve serseri mayın haline gelen insan çok yok. Dolayısıyla suç işleme oranları düşük. Sabırlı, saygılı ve sakin bir millet.

Bazı Japonların ABD, İngiltere ve Fransa hayranlığı dikkat çekici. Ama genel olarak kültürlerini muhafaza etmeyi benimsemişler.

Bediüzzaman'ın yüz on yıl önceki "Kesb-i medeniyette Japonlara iktida (uymak) bize lâzımdır ki; onlar Avrupa'dan mehasin-i medeniyeti (güzelliklerini) almakla beraber, her kavmin mâye-i bekası olan âdât-ı milliyelerini muhafaza ettiler. Bizim âdât-ı milliyemiz İslâmiyet'te neşv ü nema bulduğu için iki cihetle sarılmak zarurîdir." tesbiti daha iyi anlaşılıyor.