Günay'dan topuzculara günaydın
Bediüzzaman Hazretleri dine hizmeti iki ana metoda ayırıyor.
Birincisi "devlet kuvveti" eliyle dine hizmet ya da devletin "kuvveti"ni dine hizmet ettirmek. (Bu tarza, biz, Bediüzzaman Hazretlerinin kavramını güncelleyerek "topuzculuk" diyoruz.).
Gerçekten, bilhassa bu çağda, günahlara bulanmış beşeriyet içindeki azgınlara ancak devlet kuvveti tesir eder. Fakat bunlar sayıca fazla değillerdir.
İkincisi de devletten uzak ve sivil alanda kalarak "ihlas kuvveti" ile yapılan din hizmeti.
Gerçekten, dinî örnekliğe ve nasihate aç ve muhtaç büyük kitleye, arayışı içinde olduğu nurlu yolları göstermek için kanuna ve devlete gerek yok. (Devlet gölge etmesin başka ihsan istemez.).
O halde, "din hizmeti kıymetlidir, bunu yapanlar sivil kalsın, devlet demokratların elinde olsun" diyen her entelektüel "topuzcu değil nurcu"dur.
Bunları neden anlattık
Hem CHP'de ve hem de AKP'de siyaset yapmış kıdemli siyaset adamı Ertuğrul Günay The Turkish Post adlı haber sitesinden Mehmet Eren'e bir röportaj vermiş.
Önce şunu söyleyelim: CHP'de siyaset yaptığı dönemlerde Yeni Asya Ankara temsilciğindeki bir söyleşisi sonrası soru cevap faslında "sizin gibi bir siyasetçi neden CHP'de siyaset yapıyor" diye sorduğumuzda "ben CHP'lilerin benim gibi olmasını istiyorum da o yüzden" demişti.
Şimdi bazı soru ve cevapları değerlendirelim.
"SORU: AKP iktidarının MHP ve Mehmet Uçum'un şahsında ulusalcıların kontrolü altına girmesini nasıl yorumluyorsunuz"
"CEVAP: AK Parti iktidarı son on yılda karşılaştığı zorlukları, kendi kuruluş ilkelerine özenle sarılarak aşmaya çalışmak yerine, bazı eski karşıtlarıyla işbirliği yaparak, hatta onlara teslim olarak aşma yanlışını yaptı. Bu yöntemle belki bazı badireleri aştı. Ancak büyük ölçüde kimliğini yitirdi ve 'eski ergenekoncu-milliyetçi-derin çevrelerin' tutsağı haline geldi. Kazandığı seçimler Pirus zaferi gibi; yüzde 45'lerden 35'lere düştü. Düşmeye devam edecek."
Sayın Günay'ın bu cevabı bizim yıllardır yazıp söylediklerimizin "siyasetin içinden" bir teyidi. Üzücü. Ama durum bu. AKP siyasetçilerinin ve entelektüellerinin bunu görmezden gelmesi ise daha da vahim. Not düşüp geçelim.
"SORU: Din-siyaset ilişkileri AK Parti iktidarında sınandı ve din zararlı çıktı. Bundan sonra siyaset-din ilişkilerinin daha sağlıklı zemine oturmasını bekliyor musunuz"
"CEVAP: Dinin siyasetin konusu ve aracı yapılması, topluma da, dine de büyük zarar verdi, veriyor. Din, bir inançlar bütünüdür. Oysa siyaset sürekli bir sorgulama ve tartışma ortamıdır. Bu açıdan iki alan çok farklıdır. Umarım ve dilerim, samimi dindarlar da, dinin bu kadar görünür ve siyasi-ticari istismar metaı yapılmasının zararlarını görmüştür ve bundan sonra ona göre saf ve taraf tutarlar."