Güleçyüz ve Özdabak örneğiyle sınananlar

Muhterem Kâzım Güleçyüz ve İbrahim Özdabak'ın "FETÖ yargılamaları" kapsamında yargılanmaları elbette saçmaydı ve yanlıştı. Ama neticede beraat etmeleri elbette aklı başında herkesi memnun etti.

Şunu da söyleyelim ki yazıp çizdikleri asla ve asla suç değildi ve suç şüphesi dahi söz konusu değildi. Nitekim onların yazıp söylediğini -belki de daha fazlasıyla- on senedir diğer Yeni Asya yazarları da kendi köşelerinde dile getirdi.

Zaten iddianameye ve "suç delilleri"ne bakınca "tapacak buzağıyı" en saçma yerlerde arayan zavallılar akla geliveriyordu.

Dolayısıyla Mahkeme şu ya da bu saikle onları mahkûm etseydi dahi Yeni Asya'nın okuyucularının ve dostlarının kanaati değişmeyecekti.

Zira biliyorduk ve bilecektik ki; Türkiye'de, bilhassa bu tür yargılamalarda, dış müdahaleler ve siyasi hesaplaşmalar devreye girebiliyor. Adalete ulaşmak zor olabiliyor.

Zira biliyoruz ki "FETÖ davaları", zaten, adından itibaren ve başından beri hatalı kurgulanmış olan ve yanlış giden davalar. Ve mahkûm olanların büyük çoğunluğu masum ve suçla ilgisiz kişiler ve kamu vicdanında mahkûm değiller. Mahkûmiyetler de AİHM'den dönüyor ve daha da dönecek.

Dolayısıyla beraat kararının hakikat-i hale tesiri sınırlı. Yani Kâzım ve İbrahim Ağabeyler "beraat ettikleri için masum" değiller. Masum oldukları için masumlar. Aklı başında herkes bunu zaten biliyordu.

Bu dava musibeti, başından sonuna kadar, hem Güleçyüz ve Özdabak ve müdafileri için ve hem de Yeni Asya'yı sahiplenen herkes için bir sabır ve şükür imtihanı idi. Başka bazıları için ise ayrıca adalet ve terbiye imtihanı oldu.

Güleçyüz, Özdabak ve müdafileri bu sabır ve şükür imtihanını nazarımızda ve dünyanın nazarında kazandılar. İnşallah ahiretlerine nur gönderdiler. Bu dava süreci başkaları için de bir imtihandı ve o başkaları da genellikle kazandılar.

"Beraat gerekir" diyen yargı mensupları imtihanlarını kazandılar. Tebrik ederiz.

"Mahkûmiyet gerekir" diyerek zayıfları korkutan ve imanla manevi bağlarını daha da zayıflatanların ise alnındaki lekeyi haşir gününde hepimiz göreceğiz.

Yeni Asya'nın ehl-i rey ve ehl-i meşveret durumdaki bütün samimi sahiplenicileri ve okuyucuları da elbette dualarıyla ve duruşlarıyla bu sınavı kazandılar.

Hem de bu dava sürecinde uyulması gereken bazı usuller ve alınması gereken bazı tedbirler meselesindeki farklı düşüncelerine rağmen kazandılar.

Zira o dönemde "araya giren" fitnecilere itibar etmeyerek müttehid kalmak kıymetliydi ve bunu başardılar.