Düşmanı sık değişenlerin dostlukları

"Dünya siyasetine de yüksekten bakmak" başlıklı son yazımızda şu cümleler de vardı:

"İslâm dünyası için değer yargıları ve organizasyon yapısı itibariyle Avrupa Birliği örnektir. (Ayrıca bilhassa eyaletlerden devlete dönüşerek kuruluş biçimi itibariyle ABD de örnektir). Zira AB'de de bir siyaset ve diplomasi vardır, ama piyonu ve hatta veziri feda eden bir zalim satranç oyunu yoktur. İki dünya savaşından aldıkları ders onlara kâfi gelmiş görünmektedir."

Yazımıza gelen yorumlardan birinde şunlar da vardı:

"Almanya Gazze'de öldürülen 50 bin Müslümanın katliamına destek verirken siz kalkmış Avrupa'nın güzellemesini yapıyorsunuz."

Öncelikle ifade edelim ki biz Avrupa'nın "güzellemesi"ni yapmadık. Yapmıyoruz.

Zira inanırız ki her şeyi olduğu gibi görmek ve göstermek ve "arzuya fikir kılıfı giydirmekten kaçınmak" her fikir erbabının temel prensibidir ya da öyle olmalıdır. Güzelleme yapanın ise bundan bir menfaati olmalıdır. Bizim böyle bir menfaatimiz ya da menfaat arayışımız yok.

Diyanet İşleri Başkanlığı şimdilerde aksini iddia eden bir tavra girmiş olsa da Kur'ân'da ve hadislerde bildirildiğine göre vakti geldiğinde yeniden inmek-dönmek üzere göğe yükseltilen Hazret-i İsa'ya gönülden bağlılığımız ve onun bu çağdaki muvahhid dostlarına samimi dostluğumuzdan başka, Avrupa'ya bir "yakınlığımız" yok.

Bu dostluk ittihad-ı İslâm'a da küfre karşı "Mehdî-İsa ittifakı"na da vesiledir. Zira ittihad-ı İslâm'ı bu zamanın en mühim farz vazifesi olarak biliriz.

İkincisi, Almanya'nın ve başka bazı Avrupa ülkelerinin, Gazze, Filistin ve İsrail konusundaki (ve mazide Kıbrıs gibi başka bazı konulardaki) açıkça hatalı tutumları elbette hepimiz için bir "hayal kırıklığı"dır.

Ama bunlar için, "bütün hayallerimizi suya düşüren" bir durum da denemez. Aksi halde kıyameti beklemekten başka yapacak bir şeyimiz kalmamış olur. Zira bu konuda alternatifler de hiç iyi bir imtihan vermiyor. Şangay Beşlisi'nin de BRICS'in de durumu belli. Türk dünyası da İslâm dünyası da bu konularda kafası karışıklarla dolu.

Bunun da sebebi belli: Dünyayı yönetmeye çalışan ve nifakla iş gördüğü için her iyinin yanına sokulup yürüyüşünü bozan "el-Hannas" nevinden Siyonist münafıklar (küresel zındıka komiteleri) her yerde aktif.

Yani hayırla şerrin mücadelesi her bünyede devam ediyor.

Bu çerçevede baktığımızda bizim için AB, örnek alınabilirliği ve ilkeleri itibariyle hayrı şerrinden fazla olan bir birlik. Üstünü çizip pusulasız ve şaşkın kalmaktansa hayrından ders ve şerrinden ibret almamız gereken bir yapı.

Şimdi genel bazı prensipler: