Devlet zarureti meselesi

Zaruretler haramı sınırlı biçimde helâl eder, yasağı da sınırlı biçimde serbest eder.

Mesele zaruretin sınırları ile ilgilidir. Ve genellikle insanların şahsî hayatları ile ilgili meselelerde ve bilhassa alışverişte ve faiz meselelerinde müzakere konusu olur.

Konu bilhassa bu yönüyle elbette ilâhiyatçıların ilgi ve uzmanlık alanında. Biz de okuyup istifade ediyoruz.

Oysa kamusal insanların kamusal hayatlarında ve bilhassa devlet adamlarının ve bürokratların devletle ve milletle ilişkilerinde de aynı kavram kullanılır ve bazen açıkça kullanılıyor.

İşte buna biz "devlet zarureti" diyebiliriz.

Önce bir prensibi hatırlayalım:

Bediüzzaman, talebelerine verdiği en son derste bir tesbit yapıyor. "Cimin karnı geniştir" diyerek ve "zaruret var zannıyla" ona da buna da fetva vermeye kalkan ve veren hocalardan söz ediyor.

Talebelerine de "o hocalara ilişmeyin" derken dolaylı olarak "o fetvalarına iştirak etmeyin, uygun dille ikaz da edin, ama tahkir etmeyin, gözden düşürmeyin" demiş oluyor.

Demek zaruretin sınırları meselesi önemli.

Zaten Bediüzzaman da aynı mektupta şöyle diyor: "Ekmek yemek ve yaşamaktan başka hangi zaruret var ki haramı helâl etsin."

Dikkat: Ekmek ile yemek arasında virgül yok! Yani ekmek zaruret, ama "yemek" zaruret değil. Yani ekmek "temel gıda" ama "unlu mamuller" çeşit çeşit ve keyfe göre.

Yani parasız kaldığı için yiyeceği ekmeği çalana ceza verilmez, ama baklava çalana "zaruretten yapmıştır, masumdur" denemez.

Yani sadece açlıktan ölme riski gıda tercihi konusunda bir zaruret oluşturur ve ölüm tehlikesi de bütün konularda bir zaruret oluşturur.

Böylece anlaşılıyor ki "ölürüm de bu harama girmem" diyen kahramandır. Ama gerçek ölüm korkusu, yasak olanı sınırlı biçimde serbest hale getirebilir.

Biz şunu düşünelim:

Devletin devam ve bekası için diyerek bazı haramlar helâl edilebilir mi

Meselâ yalan caiz değil, ama devletin devam ve bekası için caiz olabilir mi

Görevi gereği doğruyu ve görevini gizleyen MİT mensubu bir kişi "görevim gereği" diyerek yalan da söyleyebilir mi Bediüzzaman Teşkilât-ı Mahsusa'daki dostlarına ne cevap verdi