Devlet camiinde namaz caiz mi

Pazar günü misafirleri de gezdirmek maksadıyla Ankara Beştepe'de Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin dibindeki Millet Kütüphanesi'ni ve Millet Camii'ni ziyaret ettik.

Bildiğiniz üzere bu alan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, cami ve kütüphaneyi barındıran üç ana parsel ve yapılarından oluşuyor.

Gözlemlerimizi bazı yakın dostlarımızla da paylaştık ve teyit ettiler. Bu sebeple yazma cesareti bulduk. İlgilileri ne kadar dikkate alır bilinmez, ama biz hak namına yazmakla mükellefiz. Gerisi bizim meselemiz değil.

Bu Külliye bütün unsurlarıyla ve zaman içinde yayılmacı tarzıyla gerçek bir plansızlık ve hatta bir gecekondu yapılaşma örneği.

Zira Külliye'nin Başbakanlık Binası olarak ilk planlanan şekli ile bugünkü camili kütüphaneli yayılmış biçimi arasında rivayete göre en az üç dört proje değişikliği var. Özetle bu heybetli alan bir kurumsallık değil, kişisellik ve durumsallık ürünü.

O kadar ki Külliye'nin kapı girişleri ve ziyaretçilere ve resmî görevlilere gereksiz eziyet veren güvenlik sistemi dahi gecekonduca. Başta açık olarak planlanmış olan üç dört şeritli dış bağlantı yollarına barakalar ve bariyerler konularak sonradan ve dolayısıyla gecekondu tarzıyla bir güvenlik sistemi oluşturulmuş durumda.

Daha önce de yazmıştık. Linki:

https:www.yeniasya.com.trahmet-battalcumhurbaskanligini-bat-cik-tan-cikarmak_461295

Millet Kütüphanesi zevkli bir mimariye sahip ihtişamlı bir bina. Ana salonun kubbe içine yazılmış olan ayet meali her şeyi tamamlamış ve çok yakışmış.

Kitap kaynağı olarak "yeterli" değil ama bu çok da önemli değil. Zira e-kitap çağında fizikî kaynakların fazlaca bir hükmünün kalmaması da lazım. Zaten gerçek bir "araştırma kütüphanesi" olarak hizmet vermiyor. Kütüphanenin müdavimlerinin çoğu üniversiteye hazırlık ya da üniversite öğrencileri. Nadir Eserler Kütüphanesi bölümü bile lisans öğrencileri ile tıklım tıklım dolu.

Sebebi açık. Öğrenciler bedava su-çorba, çay-kahve ve sıcak mekân hatırına hem sosyalleşmek ve hem de biraz ders çalışmak için buraya rağbet ediyorlar.

Öğrencilerin ellerindeki kitapların belki de sadece yüzde biri raflardan alınıp okunan ve istifade edilen kitaplar durumunda. Gerisi kendi kitapları. Böyle kullanılan bir mekâna kütüphane değil de "ders çalışma kafesi" ya da "okuma salonu" demek daha doğru olur. Zira bu haliyle bir popüler siyaset ve propaganda merkezi olarak hizmet sunuyor.

Gerçi bu da bir kamu hizmetidir ama sadece bu işe yarayacaksa "bu ihtişam abartısına ve bu kadar personel israfına gerek var mıydı" diye de sormak lâzım.

Bir de şunu sormak lâzım: Acaba kütüphanede Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştiren ve Türkiye'nin diğer birçok kütüphanesinde bulunan muhalif kitaplar da var mı Yoksa neden yok