Bu yazı, teğmenler ve komutanlarının şahsında ordumuzun bütün mensuplarına saygı duruşudur.
Çeliğe su verilmiş, kılıçlar göğe uzanmıştır. Göğüsler ilerde, başlar diktir. Her biri çelikten bir kılıçtır. Haykırmaktadırlar:
"Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız ve şerefimizle öleceğiz. Ne mutlu Türküm diyene!"
Ve
"Mustafa Kemal'in askerleriyiz!"
Yukarıdaki sözler vatan semalarına yazılmıştır. Silinmesi mümkün değildir. Geçmişten geleceğe, binlerce yıl boyunca bunlar gibi nice sözler ve hareketler, başlarımızın üzerinde, vatan semalarında durmaktadır; kutsal bir ruh, koruyucu bir ruh gibi durmaktadır; Mete Han'dan beri bu ruh yaşamaktadır.
Vatanı koruma, millete hizmet, yasalara itaat, sancak ve vatan uğrunda candan geçme her Türk subayının yüreklerine ve beyinlerine kazınmıştır. Onların ruhlarından bu özellikleri alamazsınız.
Genç bir subay olarak binlerce yıllık Türk ordusuna katılmanın heyecanı ne güzel bir heyecandır! Kılıç çatarak ve ant içerek bu heyecanı göstermek ne yiğitçe bir duruştur! Selam olsun onlara! Selam olsun Türk ordusunun gelmiş geçmiş bütün subaylarına, astsubaylarına, erlerine! "Ey ekmeği alınanlar! Selam sizlere! Ey rütbesi çalınanlar! Selam sizlere! Selam size! Üstünüzde bütün bakışlar, Bir gün olur, tarih sizi elbet alkışlar!"
Teğmen Ebru Eroğlu, Teğmen İzzet Talip Akarsu, Teğmen Serhat Gündar, Teğmen Deniz Demirtaş, Teğmen Batuhan Gazi Kılıç, Binbaşı Murat Öztürk, Yarbay Halit Türkoğlu, Albay Alper Topsakal!
Bu yazı sizlere ve sizlerin şahsında ordumuzun bütün mensuplarına saygı duruşudur.
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, yetkili kişilerin önceden görüş bildirdikleri hiçbir soruşturma, hiçbir dava âdil olarak nitelendirilemez.