Kürtlerin onurlu duruşu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli'nin öncülüğünde başlayan barış ve kardeşlik çabaları devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tam desteği ile Sayın Bahçeli'nin Abdullah Öcalan'a çağrısı ile birlikte İmralı'nın inisiyatif almasından sonra her geçen gün yeni bir umutla uyanıyoruz. Artık umudun ete kemiğe büründüğü günlerdeyiz.

Ayrıca DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan hem de cezaevinde bulunan önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın sürece tam destek vermesi yüz yıllık gidişatı değiştirdi. Sayın Bakırhan gibi Sayın Demirtaş'ın da defaatle sürecin "kardeşlik için, 'ülkemizin huzuru ve geleceği için' barış ve demokrasi için sürmesi gerektiğini" vurgulamaları takdire şayandı.

Bildiğiniz gibi,

27 Şubat'ta Abdullah Öcalan İmralı'dan açıklama yaparak, PKK'yı silah bırakmaya, kendi kendini feshetmeye çağırdı. Ardından, Kandil'deki PKK yönetimi tek taraflı ateşkes ilan etti ve Öcalan'ın "fesih, silahsızlanma ve siyasi mücadeleye geçiş" çağrısını kabul ettiklerini duyurdu.

PKK 57 Mayıs 2025 tarihlerinde düzenlenen kongresinde silahlı mücadeleyi sonlandırma, örgütü feshetme ve silah teslimi taahhütlerini içeren kararlar aldı ve bu kararlar Öcalan tarafından onaylanarak örgüt açısından resmiyet kazandı.

MHP gibi DEM Parti de, seçmenine durumu anlattı. Bu sürecin parti tabanlarında büyük kabul görmesi önemli bir eşiği geride bırakmaya yaradı.

Son aylarda Selahattin Demirtaş gibi Tuncer Bakırhan da aynı tonda bölgede cereyan eden olaylar konusunda 'Türkiye ülkemiz' sözleriyle ciddi bir Türkiyelilik vurgusunda bulundular. Bunlar gerekli ve değerli söylemler olup ayrıca sürecin de huzur ve barış içinde devamını sağlar niteliktedir. Bilhassa Sayın Demirtaş'ın çağrılarının 45 yaş ve genç Kürt nüfusu nezdinde çok değerlidir.

PKK'nın silah teslimi ve fesih süreci gerçekleşti. PKK, şiddeti dışlayarak önemli bir adımla olumlu giden sürece katkı sundu ve bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da şüphe uyandıracak her şeyden uzak durmalıdır. Elbette sürecinin bu aşamasında güven inşası, siyasi reformlar lazım. Ancak kalıcı barış için hukuk, demokrasi ve hak temelli adımlar çok çok önemli. Bu noktada en kritik soru Cumhuriyet İttifakı, kalıcı barış için gerekli yapısal reformları gerçekten gerçekleştirebilecek mi

Muhalefetten yani CHP'den destek alabilecek mi

Demokratikleşme adımları, sivil toplumun güçlenmesi, yerel yönetime dönüş, anayasal haklar perspektifi, içinde sürprizlerin olmaması kaydıyla yeni dengenin temelleridir.

Türkiye, PKK'nın silahsızlanmasını sadece güvenlik zaferi değil, demokratik bir sıçrama aracı olarak kullanırsa süreci daha büyük fırsatlara vesile kılabilir. Ancak bu aşamada sürecin başarısı; hukuk, reform ve sivil hayatla entegrasyon eksenindeki somut adımların atılmasına bağlıdır. Eğer mevcut güç blokları bu dönüşüm için samimi adımlar atarsa, bu, Türkiye'nin tarihindeki yeni bir döneme girmesi demektir.