Bahçeli İmralıya Gidiyorsa...

Türkiye öyle büyük bir devlettir ki başka ülkede olsa felaketlere yol açardı. Sadece bir siyasi partinin değil, devletin etkileneceği gelişmeleri ardı ardına yaşayan Türkiye ise büyüdükçe büyüyor, güçlendikçe güçleniyor, kenetlendikçe kenetleniyor. Daha birkaç yıl öncesine kadar bundan daha az etkili konuları konuşmak istediğimizde "Aman ha!" diyorlardı lakin şimdi, hiçbir muhalif çıkışın devletin kılına zarar getirmeyeceğini görüyoruz. Çünkü devlet milletle kucaklaştı, millet devletini can u gönülden sahiplendi ve canı pahasına koruyor.

Ülkede 14 aydır yaşanan gelişmeler bunu gösteriyor. Cumhur İttifakı'nın en güçlü partileri olan Ak Parti ve MHP'nin barış ve kardeşlik için attığı adımlar devrimleri geride bırakacak kadar güçlü adımlardır. MHP lideri Sayın Bahçeli'nin ilk günden beri dile getirdiği, Cumhurbaşkanı Sayın R. Tayyip Erdoğan'ın da desteklediği söylemler son derece ağır ve bir o kadar da değerliydi.

En son,

İmralı'da bulunan Abdullah Öcalan ile yetkili mercilerin "şeffaf" bir görüşme gerçekleştirmenin önemine binaen MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmasında, "Hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa açık açık söylüyorum; alırım 3 arkadaşımı yanıma gitmekten imtina etmem, kimse gitmezse İmralı'ya ben giderim" dedi. Tabi ki komisyon gidecek, ama komisyonu motive eden bu çağrı tarihçilerin işini oldukça zorlaştıracak çünkü bu cesaret ve özgüveni yazıya dökecek kelimelerin sayısı oldukça azdır.

MHP'nin ve Devlet Bahçeli'nin terör ve Öcalan konusundaki geleneksel katı duruşu göz önüne alındığında, 14 aydır yaptığı açıklamalar gibi bu açıklama da köklü bir paradigma değişikliği olarak nitelendiriliyor. Sayın Bahçeli, daha önce de DEM Parti heyetinin İmralı ile yüz yüze temas kurması çağrısı yapmış, bu görüşmenin gecikmemesi gerektiğini vurgulamıştı. Nitekim DEM heyetinin İmralı ziyareti sonrası ülkedeki olumlu hava daha bir güzel esmeye başladı.

Bu açıklamaya Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan:

"Türkiye'yi bölgesinin parlayan yıldızı haline getirdik. Şimdi daha büyük atılımın eşiğindeyiz. Terör belasından kurtulacağız. Atacağımız adımları çok dikkatli şekilde planlıyoruz. Bahçeli'nin açıklamaları cesurca. Sürecin buraya gelmesine eşsiz katılımlar sağladı. Terörsüz Türkiye sürecinde olumlu ilerleme kaydettik.

Komisyonun sonraki oturum dâhil bundan sonraki süreci de aynı yapıcı, uzlaşmacı anlayışa sürdüreceğine inanıyorum. Komisyon fikir birliği içinde. Komisyonun beraberliğimize katkılarını takdir ediyorum" şeklindeki destek sözleriyle karşıladı. Ve boşluk kabul etmeyen bir süreçten geçtiğimizi en iyi bilen Sayın Cumhurbaşkanı aynı zamanda herkesten daha iyi biliyor ki pusuda bekleyenlere fırsat büyük bedellere yol açar.

Ancak CHP için durum farklı. Süreç sağlıklı ilerledikçe CHP'nin "olmasın"cı reaksiyoner tavrı belirginleşiyor. Sürecin ilk günlerinde barış ve kardeşlik çabalarına bariz destek veren CHP, sürecin aksamadan yürüdüğünü görünce tedirgin olmaya başladı. Mesela Sayın Bahçeli'nin "Gerekirse İmralı'ya giderim" çıkışına CHP lideri Özel, MHP'nin geçmiş yıllarda Öcalan hakkında söylediklerini bugün dile getirerek süreci bir nevi zehirlemeye çalışıyor. CHP lideri Özgür Özel Bahçeli'nin tarihi sözlerini tiye alarak konuya yaklaşımını "olumsuz" olarak belirledi.