Duyguların ve alışkanlığın şehri İstanbul

Derin ve görkemli geçmişinden izler taşıyan sivil mimarinin örnekleri "evler" ve aynı evlerin, sokaklara, caddelere dönüşmesi ve buralarda yaşayan kültürlerin buluşması anlamına gelen "İSTANBUL". Sivil mimarinin oluşmasına özel ve farklı girdiler katan kültürler öylesine iç içe ama bir o kadar da "kendi orijinal kimlikleriyle" üst üsteler ki, tamamını bu birleşik ve ayrı nitelikleriyle anlayabilmek ve anlatabilmek kolay değil... Şüphesiz ki ROMA; BİZANS ve OSMANLI İMPARATORLUĞU ile CUMHURİYET dönemleri ve coğrafyası İSTANBUL sivil mimarisinde etkili olmuştur. Birçoğu tarihin ünlü imparatorluklarına başkentlik yapmış kültürün izleri. Diğer taraftan ise kıyı mimarisi, göçebelikten yerleşik düzene kadar hemen her türlü mekân kurgularına yön veren, farklı barınma özellikleri ve yeme içme kültürleri bulunan İSTANBUL. Farklı semtlerinde farklı dönemlerin izlerini ve ruhunu taşıyan şehir. XIX. yüzyıl, seçkin İSTANBUL mutfağının yazıya döküldüğü bir dönem. Bu dönemde yayınlanmış eski harfli Türkçe yemek kitapları, İSTANBUL mutfağının renkli yapısını, geçmiş yüzyılların izlerini taşır. Farklı tarihlerde Osmanlı Türkçesi ile basılmış olan kırkın üzerinde yemek kitabı tespit edilmiş. Daha sonra Osmanlı mutfak kültüründe Batılılaşmanın kısmen benimsendiğini gösteren kitaplar çıkar. Cumhuriyet ile birlikte halkın ASRİ MUTFAK diye tanımladığı bir dönem başlar. 1880'lerden itibaren İstanbul'da alaturka ve alafranga mutfak mücadelesi gözlenir. Aslında birbirinden pek de ayrı düşünülemeyecek olsa da birçok alanda olduğu gibi geleneksel ve yenilikçi kavramları güçlenmeye başlar. YYEREL LEZZETLER YAYGINLAŞIR HATT-I BÂLÂ, Osmanlı döneminde CADDE-İ KEBİR yani büyük cadde. İstiklal Caddesi İstanbul'un kültür ve ticaret hayatının merkezi. 20. yüzyılda İstiklal ismini alan cadde ülkemizdeki dönüşümlerin, tarihî olayların kutlamaların adresi.