"Beş Denizler" coğrafyasının bereketli mutfağı, denge, gelenek ve tabiata saygı üzerine kurulu. Anadolu'nun sürdürülebilir tarımı Türk mutfağını dünyanın önde gelenlerinden biri yaparken her tabak mevsimlerin zenginliğini bir arada sunuyor.
Her ayrıntıya gösterilen özen, kusursuz hizmet ve seçkin mutfaklar. Takdir almaktan onur duyulsa da misafirlerin kabulüne mazhar olmak çok değerli. Mutfak anlayışı her anlamda bir felsefeye dayanmalı. Yani yemeklerin içeriklerinde DENGE, pişirmede DENGE ve elbette mutfak çalışanlarının becerileri öne çıkmalı. Sofralar lezzetli yiyecek ve içeceklerin zevkinden vazgeçmek zorunda kalmadan daha etkili ve sağlıklı olmalı. Aslında BEŞ DENİZLER COĞRAFYASI (Beş Denizler Türkiye, Suriye, Irak, İran, Azerbaycan'ı içine alan dünyanın en bereketli coğrafyasını; Karadeniz, Akdeniz, Basra Körfezi, Kızıldeniz, Hazar Denizi ise bu coğrafyaya isim veren beş denizi ifade eder) sınırları içinde bin yıllardır kuşaktan kuşağa aktarılan lezzetler bu dengenin sırlarını barındırıyor. İlham almak için kaynak çok; geleneklerimiz, annelerimiz, teyzelerimiz Bu muhteşem coğrafya öyle bir coğrafya ki; Anadolu, Balkanlar, Orta Doğu ve Kafkasları içine alan, mutfak kültürü açısından dünyanın en değerlilerinden biri. Böylesine bereketli bir coğrafyadan ilham alamayan, başka nereden alabilir kiTOPRAĞA SAYGI DUYMALIDerinlikli bilgi ve emek ile örülmüş bilinen on dört bin yıllık bir yolculuk ve tamamı Anadolu özelinde. Anadolu, dünyanın en uzak noktalarından gelen konukları ve yakın komşularını aynı sıcaklık içinde misafir etti. Türk misafirperverliği ve kişisel ilgiyle de misafir etmeye devam ediyor, koşulsuz hizmet geleneği sürüyor. Anadolu'nun geleneksel lezzetleri için süt ve et üreten koyunlar, altın sarısı ile yumurta bırakan tavuklar yetiştiren çiftçiler az olsa da hâlâ var. İlk buğdayı, üzümü, inciri ve daha birçok ürünü bu topraklarda üreten atalarımızın izinden giden çiftçilerimiz; tarlalardaki toprağın beslenmesinden başlayarak 'sürdürülebilir tarım' uygulamalarını inatla sürdürüyor. Evet, sayıları az ama hâlâ varlar. İnanıyorum ki bizden önce toprağı işleyen birçok insan, yaşayan toprağa bakmak için zaman ve çaba harcadı. Bizler de tıpkı onların yaptığı gibi sürekli olarak karşılıksız cömertçe veren toprağa saygı duymalıyız.KÜLTÜRLERİN BİRİKİMİGeleneksel mutfaklarımız tabiatta bulunan çeşitliliği taklit eder. Yemeklerimiz hiçbir gün bir önceki günle asla aynı görünmez. Mutfağımız birçok çeşidin çiçek açmasına izin verir. Sürdürülebilir tarım uygulamalarının temelinde her yıl ekilen geleneksel tohumlar vardır. Bu tohumların her birinin bu coğrafyanın derinliğini anlatan bir hikâyesi mevcut. Aslında bir misafir Anadolu'da önüne gelen bir tabağa baktığında, bir yemekten çok daha fazlasını bulur. Bu vesileyle her fırsatta övünerek bahsettiğimiz Türk mutfağı sadece Türk milletini değil, aynı zamanda bu muhteşem coğrafyayı da işaret eder. Çünkü bugünkü anlamıyla Türk mutfağı, 14 bin yıldır Anadolu coğrafyasında yer almış medeniyetlerin ve onlara ait kültürlerin birikiminin sofralara konan yüzüdür.Bu topraklarda hiçbir kültür diğerini yok etmemiş, farklılıklarıyla birbirinin sofrasına zenginlik ve lezzet katmıştır. Yapılması gereken yerel ÜRETİM. Üretim, geleneksel mutfağımızın korunmasını içermelidir ve bu korunmuş lezzetlerin mevsimlerinde sunulması için kesin kararlı olunmalıdır.