Rıfkı Kaymaz ile birkaç hatıra!

"Yıl 1988. Rıfkı Kaymaz ağabeyimle İstanbul'a gittik. Daha önce de birkaç kez gitmiş ve tanıdık yayınevlerini ziyaret etmiş, yeni arkadaşlar edinmiştik. Amaç yine aynıydı. Nerelere veya kimlere uğrayacağımızı önceden belirlediğimiz için güzergâha göre hareket ediyorduk; böylece zaman kaybı olmuyordu." "Uğrayacağımız yerlerden biri de yayın hayatına yeni başlayan haftalık Vahdet dergisi. Derginin sahibi ve yayın yönetmeni Ahmet Küçükağa, Rıfkı ağabeyin ablasının oğlu. Hayırlı olsun diyeceğiz, yayın hayatında başarı ve uzun ömür dileyeceğiz. Derginin Fatih'teki adresini bulmamız zor olmadı. Ahmet Küçükağa bize dergi hakkında bilgiler verdi. Dayısına dergiye yazmasını teklif etti. Rıfkı ağabey de müstear isimle bir şeyler yazarım inşallah dedi. Ahmet Kekeç ile o gün orada tanıştık. Bu kısa fakat samimi görüşme dostluğumuzun temelini atmaya yetmişti. Aynı yaştaydık; eskilerin deyimiyle 'akran'dık yani." pushfn('ads'); "Rıfkı ağabeyim öğrencilerini unutmaz, bazılarıyla bağlantılarını koparmaz, onlarla bir arkadaş gibi yıllarca görüşür, yazışırdı. Unutamadığı öğrencilerinden birisi sevgili Adnan Öksüz, diğeri de Abdullah Akkaya idi. Bu iki özel öğrencisini Kültür Edebiyat dergisinin yazar kadrosu içine almıştı. Onları her zaman teşvik eder, yazmaları için moral ve cesaret verirdi. Şimdi Ankara Valisi olan Vasip Şahin de Erzincan'dan öğrencisiydi." "Yayımladığı dergilerde mutlaka gençler ile ilgili bir köşe açar, yazmaya yeteneği olanların yazılarını yayımlardı. Onun yazı hayatına kazandırdığı birçok kişi vardı. Rıfkı ağabeyim bunun reklâmını yapmaz, hep geri planda durur, yapıp ettikleriyle övünmezdi." "O çok asaletli ve fedakâr bir şahsiyetti. Her zaman zarafetini ve nezaketini korumasını bilen özel bir insandı. Bu yalancı dünyada bir veli gibi, bir derviş gibi yaşamayı tercih etti. İsteseydi çok önemli görevlere gelebilirdi fakat o hep geri planda kalmayı tercih etti. Gittiğimiz programlarda ön sıradaki koltuklara oturmaz, 'Oraların talibi çok, biz orta sıralara oturalım' derdi." pushfn('ads'); "Canım ağabeyim aramızdan ayrılalı on iki yıl oldu. Onu o kadar çok özledim ki anlatamam. Dile kolay, tam yirmi beş yılımı onunla beraber geçirdim. Onun vefatıyla içimde oluşan boşluğu hâlâ doldurabilmiş değilim. Mekânı cennet olsun inşallah. Âmin." Sırrı Er, Rıfkı Kaymaz'ın en yakın arkadaşı RIFKI KAYMAZ BİR ÖĞRETMENDEN BEKLENENİN ÇOK ÜZERİNDEYDİ! "Rıfkı Kaymaz'a Erzincan İmam Hatip Lisesi'nde öğrenciyiz. 70'li yılların sonu, 80'li yılların başı. O zamanlar çok farklı yıllardı. Sanki herkes bize karşı, bizi ezmeye çalışıyor... Bu atmosferde Rıfkı Kaymaz edebiyat öğretmenimizdi. O ve arkadaşları Erzincan'daki güzel adamlar diye kendimce nitelendirdiğim insanlardı." "Erzincan'da vakıftan kitabevine, dergiden gazeteye çok güzel şeyler yaptılar. 2010'un 22 Şubat'ında O gitti, hâlâ birkaç güzel arkadaşı aramızda onun imajını taşıyor. Birçoğu ise eridi gitti." "Rıfkı Kaymaz, Erzincan gibi küçük bir şehirde o dönemin Türkiye'sini ve dünyasını okuyabilen ve bizlere ışık tutan birisiydi. Sabit bir düşünceyi dayatmayan, bağnazlığı tasvip etmeyen, geniş ve derin bakmayı öğreten, öne çıkmayı önemsemeyen güzel bir insandı." "O günün şartlarına göre bir öğretmenden beklenenin çok üzerinde verimlilik gösteren biriydi. Hayırlı işlere tüm gücüyle koşar, işin tamama ermesine çalışır sonuçtan nemalanmayı hiç düşünmezdi. İmkânsızlıklara rağmen her gün bir şeyler üretirdi. Şöyle desem abartı olmaz; herkes okçular tepesini terk etse onun terk etmeyeceğini bildiğim bir samimiyeti vardı." "Bugün etrafımızdaki köşe başlarını tutup sadece kendi çıkarını düşünen, davası, vefası kalmamış insanların halleri, benim onu daha çok özlememe sebep oluyor. Rahmetle, hürmetle anıyorum" Dr. Zafer Yılmaz BÖYLE BİR İNSANIN DOSTUM OLMASINDAN HEP ŞEREF DUYDUM "Rıfkı Kaymaz hoca (Erzincan, 22 Şubat 1950- Ankara, 22 Şubat 2010), nevi şahsına münhasır dostlarımdan,