O Tarihi Mitingdeki 'Sır' Neydi

Yarın, 8 Ekim 2022, Cumartesi. 8 Ekim tarihi Milli Görüş tarihinde, çok ehemmiyetli kilometre taşlarından birisidir, hatta en önemlilerinden birisidir. Önce bir ön bilgi vermek istiyorum; 12 Ekim 1969 seçimleri, Erbakan Hoca'nın liderliğinde Millî Görüş hareketinin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Şimdi sıra, işte o 'sır'rın detaylarını sizlerle paylaşmakta İsterseniz adım adım gidelim; Adı; Mustafa Uysal... Nam-ı diğer Sakarya Mustafa! Mustafa Uysal, 8 Ekim 1969'da, yani bundan 53 sene önce, Erbakan Hoca ve arkadaşları tarafından Konya'da düzenlenen 'İmanlı Türkiye' mitinginde, üstad Necip Fazıl Kısakürek'in o meşhur Sakarya şiirini okudu. Okudu ama ne okuma... Oldukça duygu yüklü, meydanda bulunan kalabalığı şöyle bir dalgalandıran bir muhteşemlikte! Mitinge iştirak eden müthiş kalabalık hüngür hüngür ağladı! Mitinge katılan isimlerden biri de Sakarya şiirinin (ya da halk deyimiyle Sakarya Türküsü) yazarı Necip pushfn('ads'); Fazıl Kısakürek'ti. Evet, üstad, Milli Görüş'ün nüvesini oluşturan o mitinge bizzat katılanlardandı. Mustafa Uysal'ın mitingde Sakarya şiirini dokunaklı bir şekilde okumasının ardından tüm gözler tabii olarak alandaki Necip Fazıl Kısakürek'e çevrildi. Malum, üstad öyle her şeyi kolay kolay beğenmezdi! Necip Fazıl ne diyecekti Şiirinin okunma biçimine nasıl mukabelede bulunacaktı Meydandaki herkesin merak ettiği soru buydu! Mikrofonu eline alan üstadın sarf ettiği bir cümle, miting alanındakilerin avuçlarını çatlatırcasına alkışlamasına vesile oldu. Herkesin meraklı bakışları arasında, üstadın dudakları arasından çıkan şu tarihi cümle, meydanda bir yankılandı, pir yankılandı; "Ben Sakarya şiirimi bu kadar güzel yazmamıştım!" Rabbim, Erbakan Hoca'mıza, üstad Necip Fazıl Kısakürek'e, Sakarya şiirini o güzellikte okuyan Mustafa Uysal'a rahmet eylesin Bu anekdotu aktaran Tevfik Kılınç abimize de Allah'tan (C.C.) hayırlı, sağlıklı ve uzun ömürler temenni ediyorum. Âmin. (Not: Nasip olursa, gelecek yazıda, olayın kahramanı Mustafa Uysal hakkında daha geniş bilgi vereceğim.) pushfn('ads'); BÖYLE BİR KARAR TBMM'YE NE DE GÜZEL YAKIŞIR! Bir zamanlar bu ülkede TCK 163. madde vardı. Eskiler hatırlar. Masum pek çok dindar insana, çok ağır mağduriyetler yaşatan TCK'nın o meşhur 163. maddesi. 1991 yılında, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanlığı döneminde kaldırıldı. İyi de oldu. Şimdi TBMM'nin önünde altın bir fırsat doğdu; başörtüsü yasağını bir daha gelmemek üzere tarihin çöp sepetine yuvarlamak! TBMM'de iktidar partisi ( AK Parti) ve ana muhalefet partisi ( CHP) bu yönde önemli birer adım attılar; başörtüsü özgürlüğünü temin anlamında, birisi Anayasa değişikliği yoluyla, diğeri de kanun marifetiyle bir düzenleme yapılması iradesini ortaya koydular. Esasen, hangi partinin ya da partilerin imzaları da o kadar önemli değil! Önemli olan, başörtüsü özgürlüğünü yasal ya da anayasal bir çerçeveye oturtmak! Böyle bir karar fevkalade güzel olur. Milletvekillerine buradan çağrım şudur; bu kararı alan Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri her daim takdir edilir, alkışlanır. Tıpkı 163'ü kaldıran eller gibi... Bir zamanlar bu yöndeki çabalara karşın, "411 el kaosa kalktı" manşetinden sonra, "TBMM tarihi bir karar verdi, başörtüsüne özgürlük milletvekillerinin kahir ekseriyeti ile Meclis'te kabul edilip yasalaştı!" haberleri çok hoş olmaz mı Üstelik de TBMM'de belki ilk kez bu yönde bir konsensüs sağlanmışken... Birkaç gün önce Milli Gazete'nin manşet haberini gördünüz; Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyesi, Anayasa Profesörü Mustafa Kamalak şunları söylüyordu o manşet haberde; "Anayasa'nın Din ve Vicdan Hürriyeti'ni düzenleyen 24'üncü maddesine bir fıkra eklenerek sorun kalıcı