Erbakan'ca Nezaket!

"Kavramların tam olarak kavranamadığı günümüzde, bazı kavramları kavramak insanlığa örnek teşkil edeceğinden son derece önem arz etmektedir. Bu kavramlardan ilki nezaket ikincisi ise Erbakan'dır. Nezaket, sözlükte başkalarına karşı saygılı davranma ve edep kurallarına uymak manasına gelir. Erbakan ise sözlüklerde karşılığı olmasa da gönüllerde birçok anlam taşır. Bu anlamlardan bazılarını; her zaman haktan yana olma, mazlumun derdiyle dertlenme, inandığı dava uğrunda kırmadan dökmeden canla başla çalışma olarak sayabiliriz. İşte bu iki kavramın yani Erbakan ve nezaketin yan yana gelmesinden yeni bir kavram ortaya çıkar ki; o da 'Erbakan'ca nezaket'tir: Erbakan'ca nezaket, Rasulullah'ın ahlâkıyla kuşanmaktır. Erbakan'ca nezaket; sana taş atana, yollarına dikenler dökene gül atmaktır. Erbakan'ca nezaket; sana iftira atana hidayet dilemektir. Erbakan'ca nezaket; sana hakaretler edene tebessüm etmektir. Erbakan'ca nezaket; hayallerine bir adım kalmışken önüne çekilen setlere 'tarihin akışı içerisinde basit bir noktadır' diyebilmek ve sana inananlara umut ve zaferi vaat etmektir. İçinde bulunduğumuz şu günlerde toplumumuzun en büyük sorunlarından birisi de hoşgörü eksikliğidir. Kendisi gibi düşünmeyen kimseye saygısı olmayan toplumumuz eş, dost, akraba, komşu, kardeş demeden herkesi şucu bucu ilan edebiliyor ve düşman gözüyle bakabiliyorsa ortada çözüme kavuşması gereken büyük bir sorun var demektir. pushfn('ads'); Bu sorunun kaynağına inildiğinde toplum kesimlerini temsil eden siyasilerin ötekileştirici ve kutuplaştırıcı söylemleri karşımıza çıkmaktadır. A partisinin liderinin B partisinin liderine vatan haini, terörist, alçak, namussuz gibi ithamlarda bulunursa o da ona aynı sertlikte cevap verirse, A partili berberin B partili müşterisine de benzer ithamlarda bulunması çok da sürpriz değildir. Siyasetçiler topluma örnek olan kişilerdir. Nasıl ki yeryüzünün en güzel siyaset adamı olan Efendimiz Hz. Muhammed'in incelik ve zarafeti Asr-ı Saadet toplumunu oluşturmuşsa, günümüz siyasetinin kaba ve gürültülü üslubu da bu nezaketsiz toplumu oluşturmuştur. İşte böyle bir ortamda Erbakan; 40 yıl boyunca çatışmayı değil diyalogu, kavgayı değil barışı, üstün görmeyi değil eşitliği, baskı ve tahakkümü değil insan haklarını savunmuştur. Onun bu beyefendiliğinden siyasi arenadaki rakipleri de nasibini almışlardır. Projeleri hakkında 'hayalci' ifadesini kullanan rakiplerine, 'Teşekkür ederim; çünkü hayal çok kıymetli bir şeydir, bir şeyi hayal etmeden hiçbir şey yapılamaz. Esasen kendileri şair oldukları için hayal ile iç içedirler' gibi nüktedan bir cevabı verecek kadar zeki, saygısından ödün vermeyecek kadar da nazik bir devlet adamıdır Necmettin Erbakan. pushfn('ads'); Yine rakiplerinden söz ederken 'beyefendi, muhterem, sayın, çok kıymetli' gibi hitaplar kullanmış, karşısındakinin bir düşman değil, toplumun bir kesiminin benimsediği ideolojinin temsilcisi olduğunun bilincinde hareket etmiştir. Dolayısıyla onun saygısı sadece şahıslara değil tüm millete olmuştur. Onun bu kucaklayıcı tavrı topluma da sirayet etmiştir. Ülkemizin en çalkantılı dönemlerinde en keskin virajlarında kutuplaşmaya, kavgaya ve düşmanlığa onun hoşgörü ve sükûnet çağrıları engel olmuştur. Bu sebeptendir ki toplumun her kesimi tarafından 'Erbakan Hoca' olarak anılmıştır. Erbakan ve nezaket birbiriyle o kadar bütünleşmiştir ki, onun hayatına tanıklık eden kişilere gözlerini kapattırıp bir Necmettin Erbakan tasviri yaptırmak istesek muhtemelen alacağımız cevap çatık kaşlı, kaba ve donuk bir çehre değil, tatlı dilli ve güler yüzlü bir ifade olacaktır. Çünkü Necmettin Erbakan samimiyettir, Necmettin Erbakan tevazudur, Necmettin Erbakan zarafettir. İyi bir ilim ve bilim adamı olmasına karşın siyaset yolunu tutması da milletine hizmet etme sevdasının en güzel örneğidir. O dünyalık bütün menfaatleri elinin tersiyle itti çünkü insanlığın kurtuluşunun