Son aylarda İstanbul'dan başlayıp en küçük yerlerin belediye çalışanlarının tutuklanıp hapse atılması, seçime gitmenin yakın olduğunu akla getiriyor. Şu ana dek günlerini hapishanelerde geçirenlerin hiçbirinde somut bir suç bulunamayışı da kamuoyunda şaşkınlık yaratıyor.
Yalnız bu mu, etrafı ölüm tellalları sarmış, her gün birkaç yuva yıkılıyor, nice genç kızlar, delikanlılar yaşamın tadını almadan canlarından oluyor.
Olayları duyanlar, eskinin yüreği ince şairleri gibi "Yaşamak güzel şey doğrusu/ Üstelik hava da güzelse/ Hele gücün kuvvetin yerindeyse/ Elin ekmek tutmuşsa bir de/ Hele tertemizse gönlün/ Hele kar gibiyse alnın..." diyemiyor. (Melih Cevdet Anday)
NİETZSCHE'NİN YAZISINietzsche'nin seçim konusundaki yazısını okuyunca gerçeği görenlerin varlığından kendime de pay çıkardım:
"Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını sanır. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen bir adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmakçadır! Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro oyunuyla halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlere dönüşüyorlar."
Uzun yıllar "halkın ekmeğini çalan zalim ve madrabazlar"ın sözüne, sohbetine aldanmış olabilirsiniz. Ama zaman olduğu yerde durmuyor, düşünme alanınız aydınlanınca, kendinizi ölçü alıp zalimi de madrabazı da aydınlık dünyanızdan def edebilirsiniz.
Fazıl Hüsnü Dağlarca, "Ağa" başlıklı şiirinde tutturduğu söylem gücüyle okuyanı aydınlatıyor, duyumsamalar dünyasında yaşatıyor:
"Suyun kuşu varsa/ Kuşun göğü var./ Kuşun göğü varsa/ Göğün gecesi var./ Göğün gecesi varsa/ Gecenin yıldızı var./ Gecenin yıldızı varsa/ Yıldızın çobanı var./ Yıldızın çobanı varsa/ obanın ağası var..."
AYDINLANMA NEDİRFilozof Kant, 1784 yılında yayımlanan bir yazısında, "Aydınlanma nedir" sorusunu yanıtlamış:
"Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu ise insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır. İşte bu ergin olmayışa insan kendi suçu ile düşmüştür; bunun nedenini de aklın kendisinde değil fakat aklını başkasının kılavuzluğu ve yardımı olmaksızın kullanmak kararlılığını ve yürekliliğini gösteremeyen insanda aramalıdır. Yazısında kullandığı