Benlik arayışları

Dillerini geliştiren toplumlar, gerçeği kavrayınca benlik arayışlarına giriyor. Türkler, Çin dilinin etkisinde kalıp törelerinin bozulduğunu anlayınca 8. yüzyılda diktikleri "Göktürk Yazıtları"yla bunu açığa vuruyor:

"Kötü kağanlar Çin milletine beylik erkek evladını köle, kız evladını cariye kıldı. Türk beyleri Türk adını bıraktı. Çin beylerinin adını aldı. Böylece Çin kağanının buyruğuna girildi..."

Kaşgarlı Mahmut 11. yüzyılda Karahanlı köylerinde, kentlerinde halkın arasına girerek topladığı sözcükleri, deyimleri, atasözlerini bir araya getirdi. O birikimle Divanü Lugat'it Türk adıyla üç ciltlik bir sözlük yaptı. Böylece Türkçeyi Arapçanın, Farsçanın önüne çıkardı:

"Şarları (şehirleri), çölleri baştanbaşa dolaştım. Türk, Türkmen, Oğuz, Çiğil, Yağma, Kırgız boylarının dillerini, kafiyelerini derleyip onlardan yararlandım. Boylardan birinin dilini de benimseyerek, topladığım sözcükleri düzene soktum, onları birbiriyle uyumlu kıldım."

DİLSEL GELİŞME

Dil gelişiminde toplumun her bireyinin emeği, payı vardır. Dil ancak bu yolla kavramsal değer taşır, işlevini yerine getirir. Alman dilinde bu başarılmıştır. Martin Luther, Latince İncil'i Almancaya çevirerek halkın dinini kendi dilinden anlamasını sağladı.

Grimm Kardeşler yüzlerce masalı yeniden yazdı. Bununla da kalmadı, 30 ciltlik Deutsches Wörterbuch'u (Almanca Sözlük) kazandırdı dillerine.

DİL DEVRİMİ

Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Cumhuriyet ilan edildi. Bu evrede ilk önce Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu kuruldu. Atatürk, bunu şu nedenlere bağlıyor:

"Milli duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Büyük Türk tarihine, Türk dilinin kaynaklarına, zengin lehçelerine, eski eserlerine önem veriyoruz. Baykal ötesindeki Yakut Türklerinin dil ve kültürlerini bile ihmal etmiyoruz. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil bilinçle işlensin."