"Aradığınız zât benim..."

Zengî Atâhazretlerinin kabr-i şerîfi, Semerkant'ın "Zengî Atâ" köyündedir. O devirde dört arkadaş, ilim tahsîli için Buhâra'ya geldiler. Zâhirî ilimleri bitirince bir "mürşid-i kâmil" bulmak için düştüler yollara.

Biri, "Seyyid Atâ" idi.

Semerkant'tan geçerken bir "ihtiyar" görüp, ona; "Biz, bir mürşit arıyoruz"dediler.

Meğer o ihtiyar, "Zengî Atâ" nâmında bir evliyâ zât imiş.

Onlara buyurdu ki:

"Aradığınız benim."

Gençler "peki" dediler.

Onların üçü inanırken, "Seyyid Atâ" îtibâr etmedi bu zâta.

Kalbinden dedi ki:"Ben seyyidim, ilmim de var. Bu ihtiyar mı beni irşâd edecek"

Böyle dedi ve öylesineyapıyordu vazîfelerini.

Öbürleriyse severek, inanarakyapıyor ve her gün ilerliyorlardı.

O ise ilerleyemiyordu.

Hatâsını anlayınca,koştu bu zâtın annesine.

"Anber Anaya"...

Hâlini anlatıp, sordu ki: