Ulusçuluğunizmihlâli
ABDULLAH YILDIZ
Millet ve ümmet olarak "ulusçuluk" fitnesinden kurtulmaya çalıştığımız bir süreçte "Deli Gömlekleri" isimli kitabımız yayın hayatına girdi elhamdülillah. Üstat Cemil Meriç'in "idrakimize giydirilen deli gömlekleri" diye tanımladığı "izm'ler"in en tehlikeli ve tahripkâr olanı kuşkusuz "nasyonalizm" (ulusçuluk) olmuştur. 1789 Fransız İhtilali'ne kadar asırlar boyu huzur içinde bir arada yaşayan farklı toplulukları birbirlerine düşman hale getiren nasyonalizm/ırkçılık fitnesi, başta Osmanlı milletler topluluğu olmak üzere bütün çok uluslu yapıları paramparça etmiş ve dünyamızı kan gölüne çevirmiştir. İnsanları Rablerine, kendilerine ve insanlığa yabancılaştıran nasyonalizm, laisizm, modernizm gibi ideolojiler idraklerden sökülüp atılmadıkça da huzuru hak eden Ümmet-i Muhammed olunamaz.
Kitapta incelediğimiz üzere, Batılılarca üretilen ve giderek bir "din" haline getirilen ırkçılık ideolojisine göre; 'tarihe ancak üstün vasıflara sahip bazı ırklar yön verebilir ve ancak onlar uygarlıklar üretebilir; bilim, felsefe, sanat, ahlak; bunların hepsi üstün ırklar tarafından üretilir, diğerleri tarafından da tüketilir.' İnsanları ve toplumları bencilleştiren ulusçuluk akımı, dünyanın tabii zenginliklerinin küçük bir azınlık tarafından çoğunluğun aleyhine kullanılmasına zemin hazırlayan tehlikeli bir silaha dönüşmüştür ve çağımıza egemen olan istikrarsızlıkların, çatışma ve terör eylemlerinin temelinde ulusçuluğun önemli bir payının bulunduğu inkâr edilemez: Irkçı nedenlerle baskı altında tutulanlar, aynı şekilde, hatta daha sert karşılık verdiler ve bunu daha çok mağdur ve mazlum diğer insanlara karşı yaptılar. İkinci Dünya Savaşı yıllarında soykırıma uğrayan Yahudilerin, İngiltere desteğiyle Filistin topraklarını işgal edip orada bir soykırım çetesine dönüşmeleri bu uygulamanın en korkunç örneklerinden biri, hatta birincisidir… Ancak, 2023-2025 Gazze katliamı, Siyonist vahşetin şahsında ırkçı sapkınlığın izmihlalini hazırlarken, şanlı Gazze direnişi de bütün bir insanlığın vicdan isyanının ve hak-hakikat mücadelesinin zaferini müjdelemektedir.
Zira İlahi irade, ırksal üstünlük inancına dayalı ulusçuluğu onaylamaz; onu yanlışlığından, hilesinden ve alçaltıcı değer sisteminden dolayı mahkûm eder; gerçekte onu ilahi aşkınlığa yönelik bir tehdit sayar. Çünkü ırkçılık nezdinde insanlar Allah katında değerli olmak için yarışan onun eşit kulları değil, eşit olmayan varlıklardır ve bu eşitsizlik kendi çabalarının bir sonucu değil, fakat yaratılmalarının getirdiği bir fonksiyondur; üstelik kendi varlıklarında daha yüksek değerler barındıran, tercih edilmiş ya da seçilmiş varlıklar olmaları itibarıyla onlar, Allah ile ilişkilerinde diğer yaratılmışlardan daha farklı bir konumdadır…
İslam'ın ırkçılık ve etnik kimliğe bakışı ise gayet açık ve nettir. İnsanların geçmişle ve kan bağıyla övünmesi, İslam'ın yıkmayaçalıştığı batıl anlayışların başında gelir. İslam'a göre

10