Tükenmez nimet
ABDULLAH YILDIZ
Kevser Suresindeyiz. Gündemimiz namaz ve kurban. Sure adını 'çok nimet' anlamındaki "kevser"den alır. "Nahr" (Kurban) Suresi de denilir. Mekke'de inmiştir; Medine'de indiği de söylenmiştir. Peygamberimiz (s.a.) hakkında "ebter" (güdük) ithamında bulunan As b. Vâil, Ukbe b. Ebî Muayt ve Ebû Cehil hakkında inmiştir.
Meali şöyledir: "Rahmân Rahîm Allah'ın adıyla. 1- (Resûlüm!) Kuşkusuz biz sana Kevser'i verdik. 2- Şimdi sen Rabbine kulluk et ve kurban kes. 3- Asıl sonu kesik olan, şüphesiz sana hınç besleyendir."
1. ayetteki "Kevser" kelimesi 'çokluk' manasına gelen "kesret" kökünden türemiş olup çok değerli ve çok önemli şeyleri ifade eder; 'çokluğu ifrat derecede olan, yani çok, pek çok, gayet çok şey, her şeyin çoğu' demektir. Tefsirlerde "kevser", 'çok hayır, Kur'an, Kur'an'la ilgili ilimler ve mümine dinî hayatında tanınan kolaylıklar, peygamberlikrisalet, makam-ı mahmûd (bk. İsrâ 1779), cennetteki özel bir nehrin adı (ki cennetin bütün ırmakları ondan şubelere ayrılır) veya havuz, Resulullah'ın neslinin, evlatlarının, ashabının, tabilerinin, alimlerinin ve ümmetinin çokluğu, duasının kabulü, şanının-şerefinin yüceliği, başkasını kendine tercih, kalbin nuru, şefaat, mûcizeler, kelime-i tevhid, din konusundaki bilgi, beş vakit namaz, İslâm dini' gibi manalarda anlaşılır; 'bitip tükenmez iyilik' de denilebilir (Kur'ân Yolu, Hak Dini Kur'ân Dili). F. Râzî, "kevser" ile bütün bu lütufların kastedildiğini ve Resûl'e, "Sen de bu lütufkâr rabbine ibadet etmek ve kullarını kendileri için en iyi olan yola çağırmakla meşgul ol" buyurulduğunu söyler. Ona göre kevser, 'Allah'ın, Resûl'ünü düşmanlarına karşı koruyup zaferler nasip edeceği, dünya ve âhirette bol nimetler bağışlayacağı' müjdelerini içerir. Erkek çocuğu yaşamadığı için kendisine "sonu yok, nesli kesik" diyen müşriklerin sözlerine üzülmüş olan Resulullah'a kevser, yani bitip tükenmez nimetler verildiği müjdelenerek üzüntüsü giderilmiş ve O'nun şanının yüceliği gösterilmiştir. O'na adeta şöyle denilmiştir: 'Emin ol ki, senin hayır ve feyzinin, bereketinin kesilmek ihtimali yoktur; ardınca "peygamberlerin varisleri" olan âlimler, hayırlı ümmet, hayırlı nesil ve evlat gibi pek çok ashab ve tabiler gelecek ve ahirette o "Makam-ı Mahmûd" (övülmüş makam)da, "Livâ-i Hamd" (hamd sancağı) altında o Kevser'in bütün lezzetlerden daha tatlı, daha hoş olan kesilmez, tükenmez akıntısından nimetleneceklerdir.
2. ayette, kendisine pek çok hayır lütfedilmiş olan Resulullah'ın (s.a.) bu nimetlerin şükrünü eda etmek üzere sadece Allah'a yönelerek namaz kılması ve O'nun rızası için kurban kesmesi emredilmiş, adeta Peygamberimize (s.a.), 'O halde şimdi bu Kevser ihsanının şükrünü eda etmek üzere haydi namaz kıl, kurban kes!' denmiş; böylece putlara kulluk edip onlar için kurban kesen müşriklerin çok tanrılı inancını silerek tevhid inancını yerleştirmesi ve kurbanlar sayesinde sosyal yardımı sağlaması emredilmiştir.