Şirkten Beraet
ABDULLAH YILDIZ
Dersimiz Kâfirûn Suresi: Mekke'de nazil olmuştur. Rivayete göre, Kureyşliler Resulullah'tan (s.a.)bir sene kendi ilâhlarına tapmasını, bir sene de kendilerinin onun ilâhına tapmalarını teklif etmişler; Peygamberimiz de, "Allah'a bir şeyi ortak koşmaktan yine O'na sığınırım!" demiş; bu defa Kureyşliler, "Bizim ilâhlarımızdan bazılarını istilâm et(öp, el sür), biz de seni tasdik edip ilâhına ibadet edelim" demişler; bunun üzerine Kâfirûn sûresi inmiştir. Sureye "Beraet, İbadet, Din, İhlâs" adları da verilmiş; Kâfirûn ile İhlas'a "İhlaseyn" denilmiştir.
Surenin meali şöyledir: "Rahmân Rahîm Allah adıyla. 1- De ki: "Ey kafirler! 2- Ben sizin taptıklarınıza tapmam. 3- Benim taptığıma da sizler tapmazsınız. 4- Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim. 5- Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz. 6- Sizin dininiz size, benim dinim banadır."
Tevhid ilkesinin sembolü olarak Mekke döneminin ilk yıllarında inen bu sûrede Mekkeli müşriklerin şahsında bütün putperestlere ilân edilmek üzere iman ile şirkin ayrı şeyler olduğu, bu iki inanç sistemi arasında bir benzerlik bulunmadığı, uzlaşmanın da mümkün olmadığı kesin olarak ifade edilmiştir.
1. ayete "qul" ("de!") emriyle başlanmasının hikmetleri hakkında müfessir Fahrü'r-Razi kırk kadar nükte saymıştır ki, bunların birincisi; Resulullah'ın (s.a.), kendi tarafından değil Allah'tan açık emir ile bilhassa tebliğ ve ilan edilmek üzere peygamberlik görevi olarak söylenildiğini ilk baştan anlatmaktır. Resulullah: 'Bunu ben kendiliğimden söylemiyorum, emredilmiş olarak söylüyorum' demiş olmaktadır.
Bazı müfessirlere göre 2-3. ayetlerde, gelecekteResulullah'ın(s.a.) müşriklerin taptığına tapmayacağı, onların daEfendimizintaptığına tapmayacakları ifade edilmiş; 4-5. ayetlerde ise halihazırda da onların tutumlarının farklı olmadığı bildirilmiştir. Bu yoruma katılmayan bazı alimler; 4-5. ayetlerin 2-3. ayetlerdeki gerçeği kuvvetlendirdiğini söylemiş, Efendimizin(s.a.) hadislerinde de benzer tekrarların bulunduğunu hatırlatmışlardır, ki bu görüş tercihe şayandır. Zira 2-3. ayetlerde Efendimizin (s.a.)şahsında müminlerin sadece bir Allah'a kulluk etmeleri emredilmiş, Allah'a ortak koşanlarla inanç ve ibadet bakımından hiçbir şekilde benzerliklerinin bulunmadığı vurgulanmıştır. 4-5. ayetlerde ise Resulullah'ı(s.a.) kendi dinlerine döndürmek isteyen müşriklerin ümidini kırmak için söz tekrar edilmiştir."Sizin dininiz size, benim dinim banadır" mealindeki 6. ayet de daha geniş kapsamlı ve vurgulu bir şekilde önceki ayetleri pekiştirir ve bu iki din arasında uzlaşma olamayacağını gösterir. Zira, hak ile bâtıl birbirine karışmaz ve asla uzlaşmaz. Son ayetten din, vicdan ve ibadet özgürlüğünün esas olduğu, kimsenin herhangi bir dine girmeye zorlanamayacağı anlamının da çıkarılabileceğini düşünen bir kısım müfessirler bu âyetin