İslâm Milletiyiz
ABDULLAH YILDIZ
Geçen haftaki yazımızda, yeni sürecin, iki yüz yıldıryaşamakta olduğumuz "kimlik" krizini gün yüzüne çıkardığını, bu bağlamda millet, kavim, ırk, din, ümmet gibi kavramların birbirine karıştırıldığını belirtmiş, "ümmet" kavramının Kur'ânî temellerine dayanarak "Muhammed ümmeti" olduğumuzu vurgulamıştık.
Bugün de din, millet, kavim kelimelerinin Kur'ânî temellerine birlikte bakalım:
Hâlik-ı Zü'l-Celâl bizleri bir erkek ve birdişiden yarattı; birbirimizle "tanışalım" diye de şubelere (kavimlere) ve kabilelere ayırdı (Hucurat 49/13). Aynı ayette, insanlar arasında üstünlük ölçüsünün ırk ve soy değil "takvâ" olduğunu belirtti (Önceki yazıda "takvâ"yı açıklamıştık).
Rûm 30/22'de dillerimiz ve renklerimiz "Allah'ın âyetleri" olarak nitelendi.
Allah Teala bizim için "din" olarak İslâm'ı seçti ve yalnızca İslâm'a razı oldu (Mâide 5/3).
Ve yüce Rabbimiz bizleri sadece "Müslümanlar" olarak isimlendirdi (Hacc 22/78).
Öyleyse Türk, Kürt, Arap… gibi kavimlere ayrılsak da, dil ve renk farklarımız olsa da,Din olarak İslam'ı seçip, 'Müslüman' adını aldığımız için hepimiz "Millet-i İslâm"ız; İslam milletinin eşit ve kardeş üyeleriyiz.
"Millet" kelimesine gelince: D. Mehmet Doğan merhum, Büyük Türkçe Sözlük'ünde millet kelimesinin 'kavim' manasında kullanımının 19. yüzyılda yaygınlaştığını söyler. Millet'i de şöyle açıklar: "1. Din, inanç, ilahi hükümlerin tamamı, şeriat; 2. Mezhep…; 3. Din ve mezhebe mensup olanların tamamı, ümmet (İslâm milleti); 4. Topluluk, cemaat (Küfür tek millettir)..."
Dilimizdeki 'ulus, ırk, kavim' ve batı dillerindeki 'nation' ile hiçbir alâkası olmayan "millet" kelimesi, Türkçe Kur'ânmeallerinde genellikle'din' şeklinde çevrilmişse de 'millet' ile 'din' terimi arasında önemli farklar vardır. Firûzâbâdî, Kâmûs'unda 'Millet, şerîat veya din demektir' derken; Isfâhânî, 'Millet, anlamı itibariyledin'e benzerse de aralarındaki fark şudur: ancak Peygamber'e izafe edilir' der. Yusuf 12/38'deki gibi: "Atalarım İbrahim'in, İshak'ın, Yakub'un milletine uydum." ("Millet-i İbrahim" Kur'ân'da yedi kez daha geçer.) Âyeti doğru anlamak için, 'millet' ve 'kavm'in yan yana kullanıldığı bir önceki ayete bakalım: Yusuf: "...Kuşkusuz ben, Allah'a inanmayan, ahireti de tanımayan bir kavm'in millet'ini terkettim" (12/37) dedi. (bk: A.Yıldız, Yusuf'un Üç Gömleği, s.81-86.) Yusuf'un terk ettiği millet bâtıl hayat tarzı; tâbî olduğu millet ise atalarının hakka dayalı hayat tarzıdır. Yani millet 'dine dayalı hayat tarzı'dır. Elmalılı'ya göre, 'millet', 'din' ve 'şeriat' aynı şeylerse de kavram olarak her birinin farklı yönleri vardır. İtikat yönüyle '