Deli Gömlekleri

Deli Gömlekleri

ABDULLAH YILDIZ

Merhum üstat Cemil Meriç'in "İzm'ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri" tespitinden yola çıkarak kaleme aldığımız "Deli Gömlekleri" isimli kitabımız Pınar Yayınları tarafından basılarak okuyucularımıza sunuldu elhamdülillah (Ekim 2025).

Bu kitapta, hepsi de Avrupa kaynaklı olan batıl ideolojilerden üçünü ana hatlarıyla ele aldık: Ulusçuluk, laisizm ve modernizm.

Avrupa haçlıları İslâm âlemini Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi'nin deyimiyle "hayvan sürüsü gibi kullanmak, kanımızı emmek, vatanlarımızı kendilerine çiftlik yapmak ve bizi de kendilerine esir etmek için" türlü dümenler çevirdiler. Gafletimiz ve hamiyetsizliğimizden yararlanarak muvahhit mazlumların boyunlarına yalancı medeniyetin esaret zincirini taktılar (Yirminci Asırda Âlem-i İslâm ve Avrupa Siyaseti, Büyüyenay Yay., İstanbul, 2014, s. 63). Batı'nın hâkimiyetini tahkim eden bu esaret zincirinin parçasını oluşturan sefil ideolojiler, son yüz yılda sadece idrakimizi değil, hayatımızın bütün alanlarını işgal ve tahrip etmek suretiyle, bize ait ne varsa âdeta tarumar ettiler. Üstüne üstlük bunlara yenileri de eklenmeye devam ediyor…

Tanzimat'tan beri Avrupa'dan gelen her fikri, hiç sorgulamadan âdeta "ezelî ve ebedî birer nas gibi" iktibas edenler, izmihlalimizin mesuliyetini de doğrudan imana yükleyerek İslam'a savaş açtılar. Cemil Meriç'in ifadeleriyle, "Bir asır önceki Fransız intelijansiyasının kiliseye karşı savaşını tekrarlayan bu şuursuz aktörler, zehirli telkinleri ile mukavemet kalelerini yok ettiler. Böylece imansız ve idealsiz nesiller türedi. Pusuda bekleyen yabancı ideolojiler setleri yıkılan ırmaklar gibi yayıldılar ülkeye…" (Bu Ülke, s. 175).

Günümüzde ise söz konusu yabancı ideolojilerin yol açtığı korkunç bir ifsat ve kültürsüzlük selinin beslediği çok farklı alanlarda karşımıza çıkan İslam düşmanlığı, ırkçılık ve fıtrata savaş açan yeni sapkınlıklarla karşı karşıyayız. Batılı emperyalist ve sömürgecilerin 19. Yüzyıldan itibaren idrakimize giydirdikleri deli gömleklerinden ilki konumundaki ulusçuluk yüzyıllardır huzur içinde yaşayan birbirlerinden çok farklı ve çeşitli Osmanlı milletler topluluğunu darmadağın etti ve onları Batı'nın istediği kalıba sokacağı şuursuz kitleler hâline getirdi…

Sekülarizm ve modernizm gibi ideolojilerle onları besleyen ve yine pozitivizm, materyalizm, sosyalizm, faşizm, ateizm, deizm, nihilizm, feminizm, trans-hümanizm gibi yan akımlar ise, mukaddesatımıza ait ne varsa tahrip ederek şuuraltına seslendiler, seslenmeye de devam ediyorlar. Böylece fıtri ve ilahi olanın karşısına kendilerine ait itikat ve pratikleri olan yeni hayat tarzları ve dinler ikame ettiler…

Evet, Cemil Meriç'in ifadesi ile bu "izm"lerin hepsi de mahiyetleri itibariyle dinîdirler, hatta bunlar bir tür dindirler; ilmihalleri, kiliseleri, rahipleri, remizleri ve merasimleri ile çağın icaplarına uydurulmuş birer inanç manzumesi yani "din"… Dahası, bunlar şuura değil, şuuraltına hitap ederler; tenkit ve münakaşaya tahammülleri yoktur.