Yusuf'u kuyuya atanlar kimlerdi

İnsanoğlu çiğ süt emmiş diyerek, kötülüğe meyilli olduğunu ifade etmek isteriz. İyi de, ana sütü kadar temiz, helal ve güzel bir süt var mı Peki o halde, verdiğimiz akçenin değerli ve şüphelerden ari olduğunu belirtmek için neden şu vecizeyi kullanırız: "Al bu parayı, anan sütü gibi helal olsun".

Sahi Yusuf'u kuyuya kimler ve ne amaçla atmışlardı Züleyha, sarayında büyüttüğü Yusuf'tan neden murat almayı hedeflemişti Ona geleceğim ama, sokakları denetlerken, süte su katan kadının kızının: "Ana, ya Ömer görürse!" dediğinde, ananın; "kızım, gecenin bu saatinde Ömer bizi nereden görecek" itirazına, "peki, ya Allah" cevabını veren imanlı kızdan alacağımız çok ders var.

Devam edelim...

Orman yangınları, sel felaketleri, korona faciası derken zemheride zelzele oldu. Evimiz başımıza yıkıldı, ocaklarımız söndü. Bir gecede kabristana, sadece Kahramanmaraş'ta yirmi binin üzerinde vatandaşı gömdük. İnsanoğlunun gözünü bir avuç toprak doyururmuş. Önden gidenlerin gözü doydu mu bilemem, arkada kalanlar zalim oldu. Sabah akşam insanı sağından ve solundan denetleyen bekçiler kül yutmuyor. Zelzeleden geriye kalanlardan ve bir kısım öteye taşınanlardan bazısının kolon kestiği tespit edilmiş. Mahkeme bilirkişisi, öyle rapor eylemiş. Eğer doğruysa, kolon kesenler, o apartmanda enkaz altında kalanların hepsinin katilidir. İnsan neden süte su katar, neden binanın kolonunu keser Daha fazla para kazanmak için..

Dünyevileşme ve hırs.. Evet, süte su katanla, biraz genişleteyim de daha fazla para kazanayım diyerek kolon kesen arasında pek bir fark yok. Onu anladık da, kardeşleri Yusuf'u kuyuya neden atmışlardı Para ile mevki arasında sıkı bir ilişki vardır. Siz siz olun, evlatlarınız arasında adaletli davranın. Adaletin sevgiye sözü geçmez ama, sevgi adaleti her daim diri tutar. Yakup peygamberin Yusuf'a karşı özel bir sevgisi vardı. Kardeşleri bu durumdan rahatsızdı. Babalarının Yusuf'a olan sevgisini kendi üzerlerine çekebilmek için (aslında Yusuf'un kardeşlerinin kıskanç, egoist olduklarını söyleyebiliriz), Yusuf'a bir plan kurdular. Önce döverek hırpaladılar. Sonra öldürmek istediler. Kenan diyarında İsrailoğulları; kardeşlerinin kanını döktü. İşlerinden birisi biraz merhametli olduğu için, öldürmeyi değil de Yusuf'u kuyuya atmayı teklif etti. Teklif kabul gördü. Kuyudan zindana, oradan da iktidara uzanan hikayenin bundan sonrasını biliyorsunuz.

Yusuf'un kardeşleri de çiğ süt emmişti. Lakin onları kötülüğe sevk eden ona dinamiğin çiğ süt olduğunu düşünmüyorum. İnsan, nefsine köle olup efendisine yalakalık yaptığından beri durum böyledir. Yalanı su gibi içer. Süte su katar, teraziyi eksik eksik tartar. Faiz yer, zina yapar. Velhasıl, yüce Yaratıcının ne kadar yapma dediği fiil varsa hepsini yapar. Sonra da kalkar bu haliyle Gazze'deki mazlumlara dua eder. Yıllardır Kudüs'ün özgür olması ve İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekilmesi için slogan atar dururuz. Slogan, adı üstünde, boş lakırdı. Harama bulaşmış, çok yemekten tapınağın kahinleri gibi şişmiş olan bizlerin ne duasının ne de sloganının hiçbir önemi yoktur.

Filistin bizlerden kavli ve fiili dua bekliyor.

Devam edelim..

Beni İsrail (İsrailoğulları)Yakup'un soyundan geliyor. Bu kavim ihtiraslı ve gözü dönmüştür. Nefis ve hevası uğruna her şeyi yapar. İşgalcidir, katildir, habistir. İnsan hakları, demokrasi hak getire. Garantör, iki devletli çözüm gibi sulh ve barışa giden seçenekleri tanımazlar. Siyonist, tıpkı dağdaki PKK gibidir. Racon kesmeyi maharet bilir. Savaşın da bir hukuku, kuralı ve ahlakı vardır. Harp esnasında çocuklara, kadınlara, yaşlılara, yani sivillere ilişilmez. Çevreye, ağaçlara zarar verilmez. Sen gel de bunu Yahudi'ye anlat. Kendi peygamberini boğazlayan İsrailoğullarının bugünkü torunları hastane bombalamış, çok mu Ölen Müslümansa, onlar için gerisi teferruattır.

İnsan, tıpkı bilgisayar gibi kendisini güncelleyen bir varlık. Hiçbir şey onu değiştirmeye muktedir olamıyor. Can çıkıyor ama huy çıkmıyor. O yüzden bizleri korona ve zelzele dahi değiştiremedi. Dinini hevasına göre değiştiren insanı ne değiştirebilir ki Depremden önce 5 bin lira olan evinin kira bedelini deprem sonrasında 15 bin liraya yükselten afetzede de devlete kin biliyor. Musibetlerden de ders çıkarmaz olduk. Kefenin cebi yok diyen de insan, deveyi hamutuyla yutan da insan. Sahi devletler neden birbiriyle savaşır