Değişimin değişmez yasası

"Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçeAllah onların durumunu değiştirmez." (Rad, 11) Çocukluğumda dedem rahmetliğe Asım Köksal hocanın İslam Tarihi isimli eserinden kesitler okur, özellikle sahabenin cenk hayatına ilişkin bölümleri, kendim yaşamış gibi anlatırdım. Pazarcık gibi çorak topraklarda dindarların ve dedem gibi insanların sayısı, parmakla sayılacak kadar azdı. Dindarlığı benimsememde ve kişiliğimin gelişip şekillenmesinde dedemin payı büyüktür. Dedem, Cumhuriyet döneminin; Atatürk de dahil tüm siyasetçilerine yetişmiş, özellikle CHPnin tek partili ceberut uygulamalarına şahit olmuş bir Osmanlı insanıydı. Hayalinde hep İslami bir yönetim vardı. Güne Kuran okuyarak başlardı. Çiftçiydi kendisi. Ekmeğini taştan çıkaracak kadar hünerli ve bir o kadar da ümit vardı. Babam şofördü, ömrü yollarda geçtiği için onu pek görmezdim. Bu yüzden çocukluk ve gençliğimin idolü hep dedem olmuştur. Sonra çeviri eserlerle tanıştım. Said Havva'yı, Ali Şeriatiyi, Beheşti'yi, Seyyid Kutub'u, Mevdudi'yi ve İslam dünyasına şekil vermeye çalışan entelektüel kalemlerin eserlerini okudum. İmam Humeyni'nin sürgünde iken İran'daki İslami hareketi yönlendirmesi ve sonrasında inkılabı gerçekleştirmesi beni çok etkiledi. Aynı şekilde Afgan cihadı ve Filistin meselesinin de bendeki etkisi derin olmuştur. Otuzlu yaşlarıma gelinceye kadar hayalimde sürekli bir İslami Devlet kurma arzusu vardı. Yüreğimin bir tarafı Mekke, diğer tarafı Medine'ydi. Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın bendeki yeri tartışılmazdı. Fıtratım gereği tasavvuf, tarikat ve mistik hareketlere hiç meyletmedim. O akımlara karşı da çıkmadım. Evlendim, çocuklarım oldu. Onlara hiçbir zaman baskı yapmadım. Bastırılmış duygularının olmasını istemedim. Dinle ve dindarlarla barışık olmalarını arzularken, farklı dünya görüşlerine de mesafeli durmamaları gerektiğini tavsiye ettim. Ne var ki onlar benim çocukluğumda yaşadığım ve tanıştığım argümanların birçoğuna yabancıydılar. Modernizm, dijital ve sanal dünyanın çocuklarıydı onlar. Bizim mahallenin iklimini teneffüs etseler de karşıdan esen rüzgârdan da etkilendiler. Benim hayalini kurduğum dünyaya uzaktılar. Bu durumdan elbette mustariptim ama yapabilecek çok da fazla bir şeyimin olmadığını biliyordum. Kendi ideallerimin, düşünce ve fikirlerimin bir gün dünyayı değiştireceğine dair inancım, yaşımın kemale erdiğinde değişmeye başladı. Artık çocuk değildim, kırklı yaşlar bana çok şey öğretti. Toplumun tamamını değiştirme ve yeniden Asr-ı Saadet ve Osmanlı gibi İslami bir düzen kurma hayallerim, yerini gerçekliğe yani reel politiğe