CHP ve Kılıçdaroğlu

Başaramayınca veya süren dolunca istifa etmek, ayrılmak insanın kadrini azaltmaz. Ama nedense bizde iktidara gelince veya bir partinin genel başkanı olan siyasetçi bir türlü makam ve koltuğu bırakmak istemez. Mesele 6 Şubat tarihinde büyük bir deprem yaşadık.

Yıkılan binaların ve ölen insanların sorumlusu sadece müteahhitler olmadığı halde yalnızca müteahhitleri hapsettik. Alüvyonlu arazileri, tarım arazilerini, marul ve patlıcan bahçelerini imara açıp çok katlı binalara ruhsat veren siyasetçilerin hiç mi suçu yoktu Bunlardan bir tanesi çıkıp da erdemlik gösterip, "bu yıkım ve ölümlerde benim de kabahatim vardır" diyerek istifa etmedi. Bırakın istifa etmeyi, 2024'teki seçimler için tekrar aday olacaklar.

Beğenir veya beğenmezseniz, CHP'nin gelmiş geçmiş en radikal, değişimden yana olan genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'dur. 88 yaşındayken CHP'nin genel başkanlığından ayrılmak istemeyen ve Bülent Ecevit'le kıyasıya mücadele eden İsmet İnönü, tam 34 yıl CHP'nin başında kaldı. Milli Şefti, sağır İsmet'ti.. Ama Ecevit, 47 yaşında bir gençti ve devrimci fikirlere sahipti. Bu yüzden İnönü'yü ezip geçti. 15 yıl sonra da DSP'yi kurdu ve ölünceye kadar partinin genel başkanlığını yaptı. CHP, gelmiş geçmiş en büyük demagoglardan Deniz Baykal'ın eline geçti. Sonrası malum.. Kaset operasyonu ile Deniz Baykal'ı götürdüler ve Kemal Kılıçdaroğlu'nu getirdiler. 13 yıl genel başkanlık yapan Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin kabuğunu çatlatan, Parti'nin çeperini genişletmeye, merkeze doğru açmaya çalışan bir politika izledi.

Özgür Özel'i Eczacılar Birliği Genel Sekreterliği'nden CHP'ye transfer eden de, İmamoğlu'nu İBB'ye taşıyan da Kılıçdaroğlu oldu. "Ben Kemal, geliyorum" diyerek Yeşilçam repliğini siyasi literatüre dahi katmak, ona iktidar yolunu açamadı.. Kılıçdaroğlu'nun dil sürçmesi denilemeyecek kadar fazla gafı vardı. Siyasete renkli bir kişilik ve eleştiriye açık bir görünüm kattı. Helalleşme kavramını CHP'ye kazandırdı. Fakat ne yaptıysa yüzde 25-30 bandından öteye sıçrayamadı. Altılı masa ile aldığı yüzde kırkların üstündeki oy kendisinin değildi. Yine de Erdoğan gibi arkasında güçlü bir halk desteği olan bir siyasetçi ile neredeyse başa baş, kıran kırana mücadele etti. Tunceli Alevi'si olmasının kazanmaya engel olduğu tespiti doğru değildir. Bence Kılıçdaroğlu dahi CHP'nin dinle ve dindarlarla barışık olmayan geçmiş sicilini düzeltemedi. CHP tabanı ve bir kısım yönetici elit tabaka değişim ve yüzleşme taraftarı değildi. Toplum nezdinde Halk Partisi ve CHP dendiğinde oluşan bir asırlık menfi algı pek değişmedi. Bir de Kılıçdaroğlu yaşlı ve sessiz, karizmadan yoksun, yorgun bir bürokrattı. İyi bir lider ve başarılı bir siyasetçi olamadı. Polemikçi, komedyen bir görüntü içinde oldu hep.