Ermenistan, tarih boyunca iki önemli havza, Anadolu ve İran arasındaki imparatorlukların çekişme alanlarından birisi oldu. 19. Yüzyılda bu çekişmeye Kafkaslar üzerinden yükselerek gelen Rus İmparatorluğu da eklendi. Ermenistan, Güney Kafkasya'daki diğer ülkeler gibi, Osmanlı, İran ve Rus imparatorluğunun arasında kaldı. İran'ın 1813 ve 1828'de Rusya'ya ağır yenilgileri sonrasında Batı'daki Ermeniler Osmanlı hâkimiyetinde, Doğudakiler ise Rus hâkimiyetinde kaldı.
İmparatorluklar arasında
çekişme ve sınır boylarının önemi
Bu dönemde imparatorlukların sınır boyları giderek önem kazandı. 1840 sonrasında her üç imparatorluk da merkezîleşme çabaları yürüttü. Özellikle Osmanlı'nın Balkanlarda kaybettiği topraklar ve Rusya'nın Kafkasya'daki kazanımları Osmanlı'nın doğudaki topraklarına stratejik derinlik kazanma amacıyla yeni bir gözle bakmasına neden oldu. Ruslar için ise aynı dinden olduğu Ermeniler, sıcak denizler yolunda bir ileri karakol görevi gördü.
Bakü petrolleri
ve bölgedeki çatışmalar
19. Yüzyılın sonuna bölgeyi istikrarsızlaştırıcı bir konu daha eklendi: "Bakü petrolleri." Birinci Dünya Savaşı'nda bu konu bölgenin karışık etnisiteli şehirlerinin daha da karışmasına neden oldu. Birinci Dünya Savaşı ve öncesinde Ermenilerin bölgede bağımsız devlet kurmak istemeleri, Osmanlı'nın topraklarına ilişkin aynı Balkanlardaki gibi hayalleri, işleri daha da karıştırdı. Birinci Dünya Savaşı'nda bölge halkları arasında karşılıklı kıyımlar yaşandı. Bakü'de olanlar en büyüklerindendi. Önce Bakü'de Azeri Türkleri kıyıma uğradı. Sonrasında ise, tüm Ermeniler, Osmanlı'nın da desteğiyle Bakü'nün geri alınması neticesinde bölgeden kaçtı.
Sovyetler Birliği
ve milliyetler politikası
Takip eden dönemde Kafkaslar'da Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan devletleri kuruldu ve Rusya bu üç devleti de kendisine bağladı. Sonrası ise, Stalin'in "Milliyetler Politikası" nedeniyle bölgede zaten var olan düşmanlıkları daha da kaşımak oldu. Bölgeden yüzbinlerce Türk kökenli halk başka bölgelere sürüldü.
Sovyetlerin dağılması
ve Karabağ çatışması
Sovyetler yıkıldığında Rusya'nın da desteğiyle Ermeniler, Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini işgal etti. Azerbaycan Türkleri, kıyıma ve etnik temizliğe uğradı. Birleşmiş Milletler Azerbaycan'ın haklı davasını ele alsa da, bir türlü ilerleme sağlanamadı. 2020 yılında 44 günlük savaşta Azerbaycan, topraklarını geri almayı başardı.
Soğuk Savaş sonrası
Ermenistan ve bölgesel izolasyon
Ermenistan, özellikle Soğuk Savaş dönemi sonrasında bölge ülkeleri ile ilişkilerini normalleştiremedi. Giderek içe kapandı. Ekonomisini modernize edemedi. Nüfusu yüzde 10'un üzerinde azaldı. Bölgedeki diğer ülkeler gibi, Batı ve Rusya arasında sarkaç gibi gitti geldi. İran'ın Kafkasya'da statükoya destek vermesi ve bütünleşmiş ve sorunlarını çözmüş bir Azerbaycan'ın kendi Azerbaycan etnik grubu üzerindeki etkilerinden duyduğu çekinceler işleri daha da karmaşıklaştırdı.
Paşinyan'ın Dönüşüm
Stratejisi ve Rusya ile kopuş
Tüm bu gerginliklerin ve azılı düşmanlıkların ortasında Ermenistan'ın son dönemde izlediği dış politika, dikkat çekici bir dönüşüm içinde. Başbakan Nikol Paşinyan, ülkeyi Rusya'dan uzaklaştırıyor. Paşinyan, Türkiye ve Azerbaycan ile ilişkileri geliştirmeyi, Avrupa'ya entegre olmayı, ekonomiyi modernleştirmeyi hedefliyor. Bu durum, oldukça zorlu bir süreç ve hem bölgedeki aktörler hem de içerideki yapı bakımından önemli zorluklar var.