Ucb - Kapanması gereken kapılar - 23

Ucb "bir kimsenin hak etmediği bir mertebeyi kendinde vehmetmesi" şeklinde tarif edilir.1 Bazı âlimler kişinin itibarı ve mevkii ile gururlanmasına kibir, faziletleriyle övünmesine ucb denildiğini söyler ve bunların ikisinin de faziletleri silip götürdüğünü kaydeder.2 Ucbün ileri derecesine idlâl denilmiştir.

Buna göre ucb yapılan iyilikle böbürlenmek, idlâl iyiliğe karşılık beklemektir.3 Bediüzzaman'ın ifadesiyle ucb mânevî bir hastalıktır. Kur'ân-ı Kerîm'de ise ucb, ahlâkla ilgili anlamıyla bir âyette geçmektedir. Burada Müslümanlara Huneyn Gazvesi esnasında sayılarının çokluğuyla böbürlendikleri hatırlatılmakta, yanlış olan bu davranışın kendilerine zarar verdiğine işaret edilmektedir.4 Peygamber Efendimiz(asm) de kişinin dindarlığıyla böbürlenmesinin tehlikesine dikkat çekmiştir.5

Havf ve reca ortasında olmak gerekir

Yeis, kişinin cehennemini garanti görmesi, ucb ise cennetini kesin bilmesi gibi bir düşüncedir. Bir başka ifadeyle; Yeis "Allah'ın rahmetinden ümit kesmek", Ucb ise "O'nun azabından kendini emin sanmak" tır. Hâlbuki insan havf ve reca ortasında olmalıdır. İrşâdın şeni; reca ve havf ortasında muvazeneyi idame ettirmektir ki; reca tarafı; kuvvelerini sarf etmek üzere kişiyi ona çalışmaya davet etsin. Havf yanı ise; onu, kendini gevşek ve serbest bırakmak suretiyle, haddi tecavüzden men'etmeye çağırsın ki, Rahmetten ümidini kesipte hasretkeş bir tarzda yerinede oturmuş olmasın. Aynı zamanda, azab-ı İlahîden emin olmakla, zulme ve laubaliliğe düşmesin. Öyleyse insan havf ve reca muvazenesi ortasında bulunarak ibadet etmelidir. Bediüzzaman'ın ifadesiyle "A'mâle güvenmek ucubdur, insanı dalâlete atar."

İyilikler Allah'tan, kötülükler nefistendir

Risale-i Nur'da geçen "Hayrat ve hasenatın hayatı niyet iledir, fesadı da ucub, riya ve gösteriş iledir."6 ifadeleri asla unutulmamalıdır. Nisa Suresi "Sana her ne iyilik erişirse Allah'tandır. Sana her ne kötülük gelirse, o da kendi kusurun sebebiyledir."7 dersini verdiği gibi; nefsin muktezası, daima iyiliği kendinden bilip, fahir ve ucbe girer."8 Halbuki bizler ehl-i iman olarak, zahir-i şeriata muvafık olarak işlediğimiz amellerimizde, "Acaba sahih olmuş mu" deyip, vesvese etmemeliyiz; fakat, "Kabul olmuş mu" deyip gurura da düşmemeli ve ucba girmemeliyiz. Çünkü kulluğun gereği kendini kusurlu bilip, ucba ve fahre girmemektir.