1995'li yıllar, Risale-i Nur'u tanıdıktan bir süre sonra Samsun cemaati ile ile hemhâl olduğum zamanlar vakur duruşu, kendisinden emin konuşması ile dikkatimi çekmişti Şeref Ağabey…
Kısa süre sonra arşamba'ya bizleri ziyarete geldi ve bu ziyaretler sıklaşmaya başlamıştı. arşamba'daki derslerden memnuniyetini ifade ediyor ve şahsî sohbetlerimizde de Bediüzzaman, Risale-i Nur, ahirzaman eşhasları ve hususan içtimaî-siyasi hadiseler başlı başına müzakeresi yapılan mevzulardı. Ahirzamanın en dehşetli eşhasına karşı duruşu çok net ve mertti!
Şeref Ağabey geçmişinden bahseder, Risale-i Nur'u nasıl tanıdığını, ters bir hayat tarzından buraya sevk edilişini, neşriyat hizmetleri ve İttihad Gazetesini Samsun'da hatta arşamba'ya da gelerek dağıttığını sık sık anlatırdı. Cesaretli fıtrî bir yapısı vardı. İnandıklarını yılmadan savunur, bazı mevzularda kararlı duruşunu korur ve devam ettirirdi. Her yerde Bediüzzaman ve Risale-i Nur'dan çekinmeden bahseder, her gittiği yere Yeni Asya gazetesiyle birlikte giderdi.
Mahal hizmetlerine son zamanlardaki rahatsızlığından dolayı olacak pek iştirak edemezdi. Ancak zamanı müsait olduğunda Samsun Yeni Asya Derneğine gelir, orada fikir alışverişlerine iştirak eder, okunan dersleri dinlerdi. Esnaf ziyaretlerini ihmal etmez, gittiği esnaflarda da tek gündem maddesi Bediüzzaman ve fikriyatı olur, onu müsait olanlara anlatmayı ihmal etmezdi.
Günlük içtimaî ve siyasi hadiseleri takip eder, onlara okuduğu Risale-i Nur ölçüleriyle yaklaşarak başkalarıyla da paylaşırdı. Son içtimaî ve siyasi gelişmelere bakış açısını da istibdad ve hürriyet açısından değerlendirir, istibdadın karşısında güçlü bir hürriyet, adalet ve demokrasi bloğunun zaruretinden bahsederdi.
Şeref Ağabey neşriyat hizmetlerine çok ehemmiyet verirdi. Yapılan kitap fuarlarına muhakkak gelir, bizlerle sohbet eder, geçmiş neşriyat hizmetlerinden, İslam Yaşar ile Anadolu seyahatleri ve Arabistan'da kaldığı zamanlar Bekir Berk Ağabey ile hatıralarını anlatırdı.
Şeref Ağabey ile en son görüşmemiz bir ağabeyimizin işyerinde oldu. Yine aynı minval üzere sohbet ettik. İstibdad rejiminin insanın en yakınlarını bile kopardığından ve kendisine hizmet ettirdiğinden bahsetti. Bu çok acı bir vakıa diyerek, esefle endişe edişini hâlen hatırlıyorum.

49