Nifâk-Şikak
Kapanması gereken kapılar - 46
Nifâk, münâfıklık olarak kabul edilir. Risale-i Nur'da da "Nifâk ve münâfıklık, muzır bir yalancılıktır."1 şeklinde tarif edilmiş. İslâm Ansiklopedisi'nde de nifâk, münâfık kelimesi altında izah edilir. Nifâk; Münâfık: "Küfrünü gizleyerek kendini mü'min gösteren veya imânla küfür arasında bocalayan kimse anlamında"2 yazılmış. Öyleyse kalbinde nifâk olan kimselere 'münâfık' denilmektedir.
Şikak; iki mânâya geliyor; bir mânâsı nifâktır; diğer mânâsı ise, ikilik yapmak, birlik ve dirlik aleyhinde olmak, yani bölücü ve ayrıştırıcı bir rûha sahip olmak demektir.3
Nifâk ve şikak, kin ve adavete sebebiyet verir. Evet, arzda bulunan nifâk, şikak, ihtilâf, ezdâdın içtimâı, hayır ve şerrin ihtilâtı gibi şeylerdir. Hâlbuki "Mü'minlerde nifâk ve şikak, kin ve adâvete sebebiyet veren tarafgirlik ve inat ve haset, hakîkatçe ve hikmetçe ve insaniyet-i kübrâ olan İslâmiyetçe ve hayât-ı şahsiyece ve hayât-ı içtimâîyece ve hayât-ı mânevîyece çirkin ve merduttur, muzır ve zulümdür ve hayât-ı beşeriye için zehirdir."4 Öyleyse "Allah için sevmek.5 Allah için buğzetmek.6 Allah için hüküm vermek."7 olan desâtir-i âliye düstur-u harekât olmazsa, nifâk ve şikak meydan alır."8
Bediüzzaman, ahirzamanda kuvvet bulacak olan dinsizlik cereyanlarından birisini "Nifâk perdesi altında risalet-i Ahmediyeyi (asm) inkâr ede- cek süfyan namında müthiş bir şahıs, ehl-i nifakın başına geçecek, şerîat-ı İslâmiyenin tahribine çalışacaktır."9 şeklinde ifâde eder. Bu cereyan "İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek"10 ve münâfıkâne bir taarruz vaziyeti alacaktır. Onun için "Bu asırda din ve İslâmiyet düşmanları, evvelâ imânın esaslarını zayıflatmak ve yıkmak plânını, programlarının birinci maddesine koymuşlardır. Hususan bu yirmi beş sene içinde, tarihte görülmemiş bir halde münâfıkâne ve çeşit çeşit maskeler altında imânın erkânına yapılan sû'-i kasdlar pek dehşetli olmuş, çok yıkıcı şekiller tatbik edilmiştir."11 Ehâdis-i şerifede gelmiş ki: "Âhirzamanın Süfyan ve Deccal gibi nifâk ve zındıka başına geçecek eşhâs-ı müdhişe-i muzırraları, İslâmın ve beşerin hırs ve şikakından istifade ederek, az bir kuvvetle nev-i beşeri hercümerc eder ve koca âlem-i İslâmı esaret altına alır."12
Şimdi madem âhirzamanın Süfyan ve Deccal gibi nifâk ve zındıka başına geçecek eşhâs-ı müdhişe-i muzırralarının en büyük tahrip silâhları nifâk ve şikak olacak ve bu silâhlarla müslümanlara büyük rahneler açıp zararlar verecekler. Öyleyse bu pis silâhı akîm bırakmak bu zamanda elzem olmuştur. Bunu Risale-i Nur ile yapabiliriz. Çünkü "Risa- le-i Nur nifâk ve şikakı, tefrikayı, fitne ve fesadı kaldırıp; kardeşliği, uhuvvet-i diniyeyi, tesânüd ve teavünü yerleştirir. Risale-i Nur mesleğinin bir esası da budur. Risale-i Nur gurur ve kibir ve hodfüruşluk ve zillet gibi ahlâk-ı seyyieden kurtararak, tevazu' ve mahviyet ve izzet ve vakâr gibi güzel ahlâklara sahib kılar."13