Dilini koruyan dinini korur

Doksan dokuz köyden kovulsam şayet,

Dilimi yalana eyleme âlet,

Yarab, Sana sığınırım yalandan,

Ya hakkı söylet, ya dilimi lâl et.

A.Y.

Dil, ağzımızdaki bir et parçasından ibaret değildir. Dil deyince; konuşma, insanlar arasında iletişim, bilgi alış verişi yapma ve kendini ifade etme vasıtası gibi konular akla gelir. Konuşma da, Cenab-ı Hakkın kelâm sıfatının insanlardaki bir tezahürüdür. Boğazdan çıkan sesler, dilimiz vasıtasıyla şekillendiği için, dil, lisan, konuşma gibi kavramlar aynı manalarda kullanılmaktadır.

Dil, yani konuşma sıfatı, insanlara verilen en büyük nimetlerden birisidir. Böyle kıymetli bir nimeti kullanırken, çok dikkatli olmalı, onu israftan ve haramdan koruma- lıyız. Dilin israfı, boş konuşmalar, haram sözler söylemek, yalan ve gıybet gibi kötü ifadeler kullanmakla olur. İnsanlar bir araya geldiği zaman konuşmak, sohbet ve muhabbet etmek isterler. Ama bu sohbetlerin konusu, hep dünya işleri, spor, siyaset ve lüzumsuz sözlerden ibaret olursa, işte burada dil israf edilmiş, gayesine uygun bir şekilde kullanılmamış olur. Hele bir de sohbet adı altında yalan, iftira ve gıybet gibi Allah'ın haram kıldığı sözler sarfedilirse, dili insanın başına belâ olur. Onun için dinimizde dile çok dikkat etmek gerektiği hatırlatılır. Allah dostları, az konuşmuşlar, konuştukları zaman da hep hak söylemişler, boş kelâm etmekten sakınmışlardır.

Cenab-ı Hak insanın sözlerine dikkat etmesi gerektiğini şu ayet-i kerime ile emrediyor: "İnsan hiçbir söz söylemez ki, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici (melek) bulunmasın."1 Söylediğimiz her söz kayıt altına alındığına göre, bir gün bu sözler karşımıza çıkacak ve dilimizi nasıl kullandığımız bize hatırlatılacak. O zaman, "Keşke bu sözleri sarfetmeseydim" diyeceğimiz ne kadar kelime karşımıza çıkacak acaba Eğer susmanın önemini kavrayabilseydik, konuşmaktan korkardık.

Susma hususunda Peygamber Efendimiz (asm) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur: "Susan kurtulmuştur, susmak hikmettir, susan ise pek azdır."2 Yine başka hadis-i şerifte, insanların dilinde dolayı hesaba çekileceklerini belirterek, "Ya hayır söyle, ya da susu"3 diyerek, susmanın önemine işaret etmiştir. Susmanın fazileti, bir atasözümüzde de şu şekilde ifadesini bulmuştur: "Söz gümüşse, sükut altındır."

Allah dostları arasında susmak o kadar kıymetlidir ki, bazı âlimler haram söz söylemekten ve haram söz işitmekten korktukları için uzlete çekilmişler, insanlardan uzak kalmayı tercih etmişlerdir. Bir zamanlar muttakîlerden kırk kişi bir araya gelmiş, tefekkür etmek ve gıybetten uzak kalmak için "suskunlar meclisi" diye bir grup kurmuşlar. Belli zamanlarda bir araya gelir, tefekkür ve ibadetle vakit geçirirlermiş. Böylece kalabalıklardan uzak kalarak haramlardan korunmaya çalışırlarmış.