Darbe sabahı askerdim

Ne günler yaşadık zaman içinde,

Darbeler, diktalar, zulümler gördük.

Tanklar geçit yaptı gül bahçesinde,

Zincire vurulan bülbüller gördük.

Cumhuriyet döneminde yaşanan darbeler tarihinin yaşayan şahitlerinden birisi olduğumuz için kendimizi bahtiyar mı, bedbaht mı saymamız gerekiyor bilemiyorum. 1960 yılında henüz beş yaşında olduğumuz için o günkü olayları hayal meyal hatırlasak da, 27 Mayıs darbesini ilmen yakîn, 12 Mart Muhtırasını aynel yakîn, 12 Eylül darbesini de hakkelyakîn yaşamış olduk.

Kendimi darbenin içinde buldum

Gençliğin kanı üzerinde ikbal hesapları yapanlar, nihayet ortamın olgunlaştığına karar verdiler ve 12 Eylül 1980 günü, harekete geçtiler. İşte benim de kendimi sıcak bir darbenin içinde bulduğum gün, 12 Eylül 1980 günüdür. Bolu İl Jandarma Alay Komutanlığında askerlik vazifemi ifa ederken gerçekleşen bu darbede, biz de figüran olarak rol almış olduk. 12 Eylül sabahı saat 03.00'da alarm verildiği zaman, düğmeye basıldığını anlamıştık. Alay komutanı duygusal bir konuşma yaparak, "Bu harekât, vatana ve millete hayırlı olsun" diyerek sözlerini tamamladı. Bu arada, hemen karşımızda bulunan gazinodaki televizyonda Hasan Mutlucan'ın davudî sesinden kahramanlık türküleri duyuluyordu.

İlk darbe cami cemaatine

Konuşmalardan sonra darbenin ilk icraatına başlamak üzere vazife taksimi yapıldı. Biz de mangamızı alarak bir sokağın başını tuttuk. Tam bu sırada sabah ezanı okunmaya başlamıştı. İçime derin bir hüzün çöktü. Şimdi sabah namazı için evinden çıkan mü'minleri uyaracak, sokağa çıkmanın yasak olduğunu söyleyecektik. Yani o insanları cami yolundan geri çevirecektik. Böylece hayatımın en zor vazifesini yapmak zorunda kalacaktım. "Netekim" az sonra başında beresi, elinde asası olan bir amca evinden çıktı, camiye doğru yöneldi. Şimdi ben bu amcaya ne diyecektim Mahcup bir şekilde, askere yakışmayan bir ses tonu ile "Amca bu sabah namazınızı evinizde kılın, sokağa çıkmak yasak" diyebildim. Adamcağız, "Ama evladım ben sokağa çıkmıyorum, camiye gidiyorum" dedi. İhtilâl olduğunu, ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı ilân edildiğini anlatmaya çalıştık. Böylece 12 Eylül darbesi ilk darbeyi cami cemaatine vuruyor, bunu da bizim gibi dindar Anadolu çocuklarının eliyle yapıyordu. Kimse ağzını açmıyor, herkes üzerindeki vazifenin mahcubiyeti altında eziliyordu.