Papa Hazretleri hoş gelmedi

Yaşadığımız devirde iki merkezin hareketleri bütün dünyanın dikkatini peşinde sürükler. Birincisi Papa ziyaretleridir. Siyaset, din ve magazinin iç içe geçtiği seyahatlerdir. İkincisi, dünya saray sosyetesinde özel ve tek denecek örnek, İngiliz kraliyet ailesinin, özellikle kraliçenin hareket ve seyahatleridir. Bizim saltanat düşmanları ve dine mesafeli alacalılarımız her ikisinden açık-örtülü imrenerek bahsederler.

Tezada bakın demeyeceğim, bize özel bir örnektir. Anlarsınız ki dertleri şu veya bu rejim değil, dinle anılan değerlere, Türk Tarihi'nin en parlak dönemlerini barındıran Osmanlı Türkiyesine, yani babasına, yani kendisine düşmanlıktır. Beğenmemek, küçük görmek de bu düşmanlığı doğurur. Freud'ün Ödip komleksi bu bizimkiler karşısında topal kalır. Papa'nın ziyareti bunları da hatırlatır.

PAPA NİYE 27 KASIM'DA GELDİ

1967'den itibaren Papaların bize bu beşinci gelişi. Ve hiç şüphesiz en önemlisi bu. Çünkü Hristiyan dünyası için dört İncil'in seçildiği ve bütün tarafların anlaşmasıyla sonuçlanan, kongre niteliğindeki İznik Konsili'nin 1700. yıldönümü. Hristiyanlığın tam kurumlaşmasının yolu İznik'teki o buluşmanın ilkeleriyle açıldı.

Papa'nın Türkiye ziyaretini dünya takip etti. Sadece Amerika'dan elli gazeteci vardı. Bütün büyük medya kurumları buradaydı. Göreceksiniz, bu İznik merkezli ziyaret, iç içe mesajlarla yüklenmek bakımından yakın tarihin en kritik Papa seyahatlerinden biri sayılacak.

Bu son 14. Leo, ilk Amerikalı Papa. Altı aydır ruhani lider. Ve Vatikan Devleti'nin de başkanı. Bir önceki Papa Fransciscus'un(Fransuva diyorlar) vasiyeti vardı. Ben gidemezsem benden sonraki Papa Konsil'in 1700. Yılında Türkiye'ye mutlaka gitmeli demişti. İşte o vasiyet de öyle durup dururken çıkmadı. Belli ki hükumetimizle soykırım yaptığımızı söylediği için kriz yaşadığımız Türk düşmanı Fransuva anlaşmış ve hazırlıklar görülmüştü.

Bir kere tarih özellikle seçilmişti. Türkiye'ye geldiği gün, 1095'de Haçlı Seferleri'ni başlatan konuşmanın da yıldönümüydü. O konuşmayı yapan papa, 2. Urbanus'tu. Tarihini bilmeyen Türkiye'yi böyle de uyuttular. Sözüm ona muhafazakâr hükumetimiz bu tarih seçimini biliyorsa değiştirebilirdi. Hayır, pek çok örnekte olduğu gibi, "Buyurun!" dedi.

AMERİKAN PAPA'NIN AJANDASI KABARIK

Bu dini görünen siyasi ziyarete muhataplarımızı anlayarak derinden, yani tarihten bakmak lazım: Batı laiktir, hatta sekülerdir. Kilise sadece din faaliyetini yürütür. Sosyal hayatta düzenleyici rolü yoktur, karışamaz. Devlet idaresine de karıştırılmaz. Fakat devlet ve millet işlerinin ideolojik merkezinde, özellikle dışarıya karşı her zaman dini kurumlar devrededir. Çünkü dinleri, dinsizleri de mayalayan kültürleridir.

Bizim din adamlarımızın motivasyonları farklıdır. Diyanet'in Türklüğe mesafeli duruşu ve dini milliyet duygusuna(Araplığa ve diğer milletlere değil, Türklüğe) uzak göstermesi dünyaya ve hayata ters bir örnektir. Bu da bizi hep aşağıya çeken, Papa'nın gelişinde olduğu gibi zaman zaman savunmasız bırakan, düşüneceğimiz bir meseledir.

Batı'nın Doğu Roma üzerindeki iddiası ve Hristiyanlığın Anadolu'da geçmiş egemenlik hatıralarını canlı tutarak Türk'ü bin yıl yaşadığı bu topraklarda işgalci görme anlayışı hiç değişmedi. Bu iddianın merkezinde de papalık var. İki yüzyıl boyunca (Atatürk dönemi hariç) İstanbul'daki Ortodoks Patrikliği'nin aleyhimizdeki faaliyetlerine engel olabilme imkânı da zayıflamıştı. Şimdi – şayet güçlenmezsek- büsbütün imkânsızlaşacak gibi görünüyor. Papa'nın Patrik'le beraber âyin düzenlemesi ve bir dizi ortak faaliyetin bir gayesi de bu.