Egemenlik ortak kabul etmez
Cumhurbaşkanımız madem ilk defa bu kadar açık tenkit bekledi, herkes düşündüğünü söylemelidir. Bu fırsatı değerlendirelim.
Şu yeni açılımın, öz itibariyle ilkinden farkı yok. Ayrıştırmayı devlet katında kabule yol açacak. Şöyle düşünen çok: Kürt meselesi dedikleri mesele değildir; doğrulara değil yaratılan algılara dayanan bir kurgudur. Hak hukuk temelinde bir bakışla buraya gelinmedi.
Irak'ta, Suriye'de kullanılan etnik ve mezhep fikrinin ilk planda böyle kamuflajla bize ithal edildiği rahatlıkla düşünülebilir. Hedef bellidir: Etnisiteleri, farklılıkları birleştiren vatandaşlık bağının zamkı dağıtılacaktır. Sürecin tamamiyle devleti kuran Türk'e karşı bir tavır alış şeklinde algılanması yanlış değildir.
Türkiye'de olanlar etnik kökenlerle ilgisi olmayan temel hukuk meseleleridir. Mesela Ahmet Türk'ün yerine Kürt olduğu için kayyım atanmamıştır. AK Parti'ye karşı olduğu için başına bunlar gelmiştir. Son aylarda CHP'li ve diğerlerine yapılan da aynıdır. Bu vakte kadar bunlar bu şekilde konuşulmamıştır.
ALDATILMAYA DOYMADIK
Ortadoğu'da din birleştiren değil, bölendir. Bütün zamanlar için öyledir demek abartılı sayılabilir. Tarihe bakılırsa bu görünen köydür. Ümmet diyerek dinden görünebilir ve olmamış, olamayacak bu üst birliği kastedebilirsiniz. İnanabilirsiniz de. Biz samimiyet arar ve olana bakarız: Çok işte yapıldığı gibi söylemle eylem tam terstir. Birlikten bahsederken ayrıştırıyoruz. Söylenenlerin tersinin doğru olması devlet ve sosyal hayatımız için dehşet manzaralar yaratıyor.
Bu tersliklerden doğru sonuçlar bekleyenin aklına değilse de saflığına şaşarım. Aldatılmaya doymadığımız bir tarih döneminden geçiyoruz. Mesela PKK silah bırakıyor öyle mi PKK'nın Suriye'nin kuzeyinde ordusu var. Evet ordusu var. Amerika onlara dokundurmuyor.
Şimdi bir de üçlü ittifaktan söz ediliyor. Söylenenler akla sığar şeyler değildir. Evlilik örneğinden gidersek bu işin kuması olmaz. Şayet kadın üzerinden gidersek resmiyette iki kocalı kadın olmaz. Yedi Kocalı Hürmüz vodvil'i bu olmazlığın gülünç unsurların yakalar. Egemenlik paylaşımı bu kadar kritiktir.
EGEMENLİK PAYLAŞILAMAZ
Türk egemenliğine yeni yeni ortaklar getirmeye çalışmak, tarih ve millet şuurundan uzaklıktır.
Bu vatanı Türkler kurdu. Tartışılacak bir husus değildir. Burası Türkiye'dir. 13. yüzyıldan itibaren batılılar bu toprakları Türk vatanı manasına Türkiye olarak andılar. Eski tabirle burada yetmiş iki buçuk millet yaşar. Hepsi bu toprakların vatandaş olarak sahibidir. Her türlü hakları vardır. Haklar konusunda problem varsa herkes içindir. Ârıza varsa giderilir. Devletin dini adalet devreye girer. Bakacaksak buraya bakacağız. Egemenliğe ve kimliğe değil.
Yaşanan şu sorunu bu sorunu değil, yönetim ve adalet problemidir. Yoksa "Ben ayrı devlet kuracağım" diyerek halkı birbirine düşman etmek için eline silah alana devletin yapacağı bellidir. Bunca yıla ve dünya desteğine ve bizim -af buyurun- ahmakça işlerimize rağmen halkı birbirine düşman edememişlerdir. Yanlarına çektikleri büyük bir kitle elbette var. Silahlı güçle bu şekilde masaya oturmaya kalkarsanız halkın devlete güveni kalmaz. Diğerleri de çaresiz onlara katılır. Halk güneşe bakan ayçiçeği gibidir, gücün geldiği yöne boyun eğer.
Söylenenler doğrudur, egemenlik hakkı kurucu unsur Türklerindir. Sultan Abdülhamid'in Arnavutça hutbeye izin isteğine verdiği cevap da bunu gösterir: "Bu benim egemenlik hakkımdır ve Türkçeden başka dilde hutbe okunamaz". İmparatorlukta da herkesi bir arada tutan Türklüktür. Şimdiki Anayasamıza göre "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür". Fransa'da Fransız, Almanya'da Alman, Amerika'da Amerikan dendiği gibi.