Dünya delilere kaldı

Trump, tam serseri mayın. Putin'in ondan kalır yanı yok diyenler de çok. Bazı bakımlardan benzese de akıllı deli diyenler de epeyce var. Şimdi yıldızının sönmüş göründüğüne bakmayınız. Adam Rusya'nın büyük şansı.

Eski ve yeni örneklere bakarak diktatörün de akıllısı makbul. Mao'dan beri Çin öyle. O toplum başka türlü yönetilemezdi denemez. Sopasız kolay kolay kalkınamayacağı söylenebilir. Bu işi de Çin usulü yapıyorlar. Şimdiki liderinin adını sorsanız bilen zor çıkar. Görünmez, göze batmaz profili tercih ettiler. Ulu orta konuşmadılar, olur olmaz konularda fikir söylemeye yanaşmadılar. İş yaptılar. Çin böyle büyüdü.

Bir de çok konuşanlar var. Bizdeki de onlardan. Bizimkinin iki gücü var: Dine dayanması ve rakiplerini türlü şekillerde devre dışı bırakmayı bilmesi. Bunları yapmak için uygun zaman hepsinden önemli. Dolayısıyle bir şansı da böyle bir dönemde başa geçmesi.

Madem girdik, onu da söyleyelim: 23 yıl iktidar için çok uzun bir zaman. İyi bir elde ülke büyüdükçe büyürdü. İçerde dışarda birçok alanda arkalara düştüyseniz düşüneceksiniz. Hâlâ, düştük tamam da Reis çıkaracak, bir mucize yaratacak diyen varsa o inançtır, tartışılmaz. Zaten o kesin inançlılar yüzünden bu duruma düştük. Onlar yanlışları görüp söyleme yiğitliğini gösterselerdi, en azından savunmasalardı, ülke bu hale gelmeyecekti.

Diyeceğim o ki dünyayı ve bölgemizi anlamak isterken de kendimize bakacağız.

ORTADOĞU KAYNAR KAZAN

Mezopotamya, insanlığın laboratuvarıdır. Her zaman hareketlidir. Dinler, çoğu medeniyetler buradan doğar. Sancılı bir coğrafyadır. Bütün devirlerde kaynar. Kargaşa, kavga bitmez.

Hatırlamak gerekir: Ortadoğu'nun en uzun süreli istikrarı bizim yönettiğimiz dönemlerdedir. Osmanlı, bölgeyi dört yüz sene idare etmiştir. Barış içinde geçen yüzyıllardır. Aslında Tolunoğulları ve Memlük dönemlerini de eklersek uzun yıllar Türk hâkimiyetinde bir bölgedir. Yüz yılı aşan bir süredir egemen değiliz. Bölgede bizim emperyal gücümüzün sağladığı barışın bozulması da zayıf düşmemiz ve Batı müdahalesiyledir. Onlar nereye girdiyse istikrara oynamaz. Patlayacak mayınlar bırakır. Kalıcı bozulma sömürmenin devamı için gereklidir.

Dikkat edin, birinci dünya savaşından sonra bizden çıkan topraklarda doğan 27 ülkenin hemen tamamına yüzyıl sonra bile huzur ve barış gelmemiştir. Bir ölçüde kalkınanlar vardır. Araplara düşen yerler gibi tabii kaynakları bol olanlar vardır. Varlıkları başlarına beladır. Devamlı tepelerinde kılıçlar gezer. Sömürdükçe sömürürler.

Suudi örneğine bakın anlarsınız. Bizden koptuğundan beri İngiliz'in ve sonra Amerika'nın güdümündedir. "Güdümünde" demek hafif kalır. Gazının, petrolünün eşitler arasında birinci ortağı Amerika gibidir. Trump gibi bir deli gelirse bu denge iyiden iyiye bozulur. Geldiği günün ertesi Riyad'a gider ve trilyon dolarlara varan anlaşmaları imzalatıverir. İsterse imzalamasın! Balyoz tepesindedir.

BATININ BÜYÜK AHLÂKSIZLIĞI

Güç böyledir. Düştüğü ele göre şekil alır. Bu el Batı'ysa giyotinden balyoza, nükleere kadar her tür öldürücü âletle tepenizdedir. Evet Batı teknolojik ilerlemeyi yarattı. Bu büyük güçle hegemonya kurdular.

Batı'nın bencilliği türlü şekillerde işler. Sömürgeciliği doğuran anlayışı insana insanca davranmayı aramaz. Meraklı beyinleri insani değerleri de bulur. Hür düşünceyle sosyal değer yaratma da üstünlükleridir. Fakat sömürgecilik kafası insanları sınıflandırır. Orada biz ve diğerleri vardır. Kendi içlerinde her türlü düzen, kanun kural geçerlidir. Diğer millet, devlet ve insanlarına ayrı bakarlar. Nüfuzları altına aldıklarına ayrı hukuk uygularlar. Onlar köleleridir. İçerde geçerli olan insani kurallar oralarda geçerli olamaz.