Bu gidiş Nereye

Ortada dinin sadece adı var. Mehmed Âkif de bunu diyor: "Müslümanlık bilmem ammâ galiba göklerdedir".Şimdi durum daha fena. Çünkü yüzyıl önce devlet din bezirgânlığına karşı uyanıktı ve mesafeliydi. Osmanlı'nın en hassas olduğu konulardan biri din üzerinden yürütülen aldanma ve aldatmaydı. Tekrar olacak ama söylemeliyim: Devlet zayıflayınca din üzerinden bir türlü ahkâm kesenler halkı avuçlarına aldılar ve hâkimiyete doğru gelebilme imkânını elde ettiler. Bugün merkezdeler.Sürecin nasıl işlediğini son iki yüzyılımızı iyi okuyanlar bilirler. Devlet tarafından girişilen hamlelerin sonucu tam alınamadan ine çıka buraya geldik. Böyle durumlarda inanca sığınma artar. Onu kullandılar. Şimdi hâkimiyet onlarda gibi. Akıl, düşünce, bilgi, görgü.. ve benzeri objektif kuralları-değerleri geri plana itince asıl rakiplerini elediler. Bir hipnozu başarmış görünüyorlar. Devlet katında temsil ve destek var. Tam bir açık pazar kuruldu. Din adıyla isteyen istediği şekilde at oynatıyor.Vurgun vuranındırBağıra çağıra satışlar devam ediyor. Sesler birbirine karışıyor. Her sese koşanlar var. Hiçbir denetim olmayınca risksiz kazanca ağız şapırdatanlar her yana yayıldı. Satış rekabeti kızıştı. Sonucu yaşıyoruz: Zerrece sevgi yok. Yapıcı oldurucu bir akıl yok. Vicdan yok. "Mana" derken mananın tekme tokat kovulduğu yapılarla kuşatıldık.Maddeciliğin materyalizmde bile bu kadar yüksek ihtirasla temsil edildiğini sanmam. Hükûmet edenler o ihtirasları sadece meşrulaştırmadılar, heykelleştirdiler. Dehşet! Artık o hırsların kin ve nefret saçtığı bir arenadayız.Orta Doğu'ya benziyoruzBu tür insan ve toplum hallerinin varacağı yeri tahmin etmek güç değil. Diş gıcırtılarının çatışmaya dönüşmesi felaket olur. Ne demek istediğimi Orta Doğu'daki yaygın örneklere bakan az çok anlar. Türkiye Orta Doğu batağına düşmeyen, komşu bir Batı ülkesiydi. İçim elvermese de hızla oraya çekildiğimizi söylemesem olmaz. Sahnede oyun kurucularla hempâları var. Nereye geldiğimizi görmemek için gözümüzü kapatıyoruz. Gözümüzü açsak, endişeye yol açan durumları anlamaya ve önlemeye çalışsak Hayır, kaçmayı seçiyoruz.Manzara bu fakat bundan ibaret değil. İyi ki değil. Bu milletin hiçbir şart altında gözünü kapatmayacak serdengeçtileri eksik olmaz. Onlar görür ve bilirler ki hâkim görünenler de hâkim değil. Terör estirilmesinin kötücül ruhlarını gösterdiği kadar da güvensizlik işareti olduğunu bilirler. Korkaklık kol geziyorsa, en korkaklar korkutanlardır, bilirler.Yelkenler açıkHaklısınız, gidiş fena. Gidiş fena deyip yelkenleri indirecek miyizTepkiler zayıfladıkça olan oluyor. Sinenler çoğalıyor gibi görünüyor. Bezginlikler var, pes edişler var. Direncini düşürmeyen yanık gönüllüler de var. Sonuncular azlıkta. Çekinilen o azdan az diri ruhlardır. "Ruh" diyorum, evet psikolojiler tayin edicidir. Her şey oradadır. Ağzını açanın yaftalandığı yerde konuşanlar o hâlis ruhlardır. Birleri bin görünür. Hakikatte sayıya gelmez ve sayılarıyla ölçülmezler.Kalabalıklar uyar ve siner. Yapacakları bir şey yoktur. Cemil Meriç, "Yığın düşünmez." derdi. Hayır, başka türlü de bakılabilir: Yığınlar pratiktir, günlük hayatı devam ettirecek kadar düşünür ve ona göre tavır alır. Hadi "Yığın düşünmez" diyelim, yığılmayanlar, sürüden ayrı sürüyü de görenler için susmak olmaz. Şükür ki oyunu görenlerimiz ve söyleyenlerimiz eksik değil. Böyle gitmeyeceği açık. Bari uzun sürmese O da bizim elimizde.'Tekrar' beyin yıkarÇok