Beterin beterinin beteri...

Üçüncü de gitti.

Bakalım, sıra öbürlerine ne zaman gelecek.

Kılıçdaroğlu ve Akşener'in ardından, Karamollaoğlu'nun da siyasi hayatının bitmesinden bahsediyorum.

Değdi mi Temel Bey

Hadi ben iki günlük yazarım, yanlarında da dünkü çocuk kalırım, beni ciddiye almamaları normal.

Ama birlikte yola çıktıkları insanlar bile "Bunlara güvenilmez, biz işimize bakalım" dedi diye istiskale uğradı.

Hatta en son Meral Akşener bizzat aynı kaderi yaşadı, 30 yılda işitmediği hakareti 3 günde işitti. Başka ne bekliyordu bilmiyorum, "hür ve müstakil" siyaset izlemek isteyenleri suçlu ilan eden en başta kendisiydi.

Tabii tek cürmü bu değil.

Onun da dahil olduğu bu ekip, siyaseti ve toplumu öyle bir hale getirdi ki, bedelini hepimiz ödeyeceğiz.

İçinde oturduğu odaya ateşe verip de kendisinin yanmayacağını düşünene "deli" derler.

Siz siyaseti "kirli pazarlıklar yürütürken yüzünüzün kızarmaması"na indirgerseniz, sonunda sizden daha yüzsüz birinin kurbanı olursunuz.

Ülke sorunlarının tamamına çözümünüz "AK Parti ve Erdoğan gitsin" ise, partinizin sorunlarının tek çözümü de sizin gitmeniz olur.

Gerçeklerin yerine algıları koyuyorsanız, hükmünüz sizden daha büyük bir yalancı ortaya çıkana kadardır.

Hele hele bütün güvenceniz, bulunduğunuz coğrafyada bağımsız, kendi çıkarları doğrultusunda politika izleyen hiçbir devlet istemeyen ABD ise, artık "faydasız" görüldüğünüzde insan içine çıkacak yüzünüzü bırakırlarsa dua edin.

"Biden'ın dostları" arasına yazılmak sizi abad eder, çok çaba harcadınız bunun için, olmadık iftiralar atmalar, Kılıçdaroğlu'nu mücahit ilan etmeler falan...

Halbuki durulacak en kötü yerdi orası, etrafınızdaki kimsenin gözünde pul kadar değeriniz yoktu, işine yaramadığınızı anladıkları anda ortada bırakacaklardı sizi.