Sekiz saat sürdü...

Toplantının kısa bir diliminde konusu geçti ve CHP lideri Özgür Özel dedi ki:

"Ben saha dışında yöneticiyim. İki forvetimiz var."

Evet... CHP Grup Başkan Vekili Ali Mahir Başarır'ın SÖZCÜ TV'de İpek Özbey'in sorusuna verdiği yanıt medyada yankılandı ancak CHP MYK toplantısında Özel'in bu kısa cümlesi ve grup toplantısında yaptığı açıklamayla "şimdilik" sonlandı.

Hatırlayalım.

Başarır, İpek Özbey'in "Erdoğan'ın, Özgür Özel'le görüşme sebebinin İmamoğlu veya Yavaş yerine CHP lideriyle yarışmak istediği iddiası"na dair sorusunu şöyle yanıtladı: "Ben (Erdoğan'ın) yerinde olsam, sizin sorunuz bağlamında cevaplıyorum, Özgür Özel'le yarışmak istemem." CHP'li vekil, Özbey'in "Diğer adaylardan daha mı zor olur" sorusuna da şu yanıtı verdi: "Bana göre tabii ki... Ben çok iyi tanırım genel başkanı, uzun süredir beraberim. Gün yoktur ki beraber çalışmadığımız, konuşmadığımız... Bir çok çalışkandır, iki çok zekidir ve çok güçlü bir hafızası vardır. Çok ciddi anlamda, bir konuda birden fazla uzman arkadaşından teyit alır ve ona göre karar verir. Demokrasiye, parti içi adalete çok inanır. Pratik zekalı milletvekillerinden biriyim, bazen espriyle falan takılırken diyordum 'Ben bile bazı konularda ikna edemiyorum kendisini.' Çünkü ikna edilmesi kolay birisi değildir. Yani Türkiye'nin uzun yıllardan sonra ihtiyacı olan bir liderdir. Zaten bunu göreceğiz. O tartışmaya girmesinin ona hiçbir faydası yok. Ekrem bey de, Mansur bey de, Özgür bey de hepimiz bir bütünüz zaten. Bizim derdimiz birimizden birinin o koltukta oturması değil. O 1 saat 40 dakikalık görüşmede ortaya atılan sorunların çözülmesi."

Özgür Özel'in bu konuyla ilgili değerlendirmesi 8 Nisan'da Sabah Gazetesi'nden Yavuz Donat'a yaptığı değerlendirmeyle hemen hemen aynı: "Şu anda takımda iki forvet var. Biri Mansur Yavaş, diğeri Ekrem İmamoğlu. Ama birçok yeni figür de parlıyor. Bu isimlerden en iyi takımı kurmak önemli. Maçın son dakikasında bir penaltı kazanıldığında teknik direktör, 'Bırakın ben atacağım' demez. En formda oyuncusuna attırır. Belediye başkanlarımız kendi aralarında çok iyi işler yapacaklar. Günü geldiğinde de arkadaşlarımızdan biri cumhurbaşkanı adayı olacak. Türkiye'de hepimize yetecek, hizmet edebilecek birçok mevki var."

Bu arada grup toplantısında da Özgür Özel netti:

"Halkın sesini dinleyerek, CHP'nin grubunda kararlaştırılarak, bu seçim başarısı nasıl geldiyse öyle belirlenecektir. Kimsenin şüphesi olmasın. Kendi adaylığımı dayatmak, tarihi bir fırsatı kaçırmak gibi bir hatayı yapmayacağımdan herkes emin olsun. CHP kendi evlatlarından korkmaz, birileri istiyor diye birbiriyle uğraşmaz. CHP Türkiye İttifakı'nı kurdu, o ittifakı iktidar yapacak."

Erdoğan'ın Kavala kararı ne olacak

CHP'den AKP'ye geçelim.

31 Mart sonrasında siyasette "yumuşama" Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın istediği bir rotada ilerliyor değerlendirmeleri Ankara koridorlarında hakim görüş. Özgür Özel'in iktidara "el" uzatmasının ardından tartışılan konular arasında "ekonominin" olmadığının altı çiziliyor ve burada AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın gündemi değiştiren bu "yumuşamaya" izin verdiği belirtiliyor. Ancak...

Geçen hafta ağırlıklı olarak AKP'lilerin olduğu bir toplantıya katıldım. O toplantıda konu konuyu açtı ve ben de sordum: "AKP nasıl değişecek"

Yanıtı ilginçti:

"Erdoğan karar verecek ve çizgiyi belirleyecek. 14-28 Mayıs seçimlerinden sonra oluşan Bakanlar Kurulu, Batı'yla mesafeyi daraltan isimlerden oluştu. Hatta ekonominin başına da Mehmet Şimşek getirildi. 14 Mayıs öncesini hatırla. Özellikle son yedi yıl AKP tabanı Batı karşıtlığıyla beslendi. 15 Temmuz bu konuda kırılma noktasıydı fakat yeni kabine ABD-Batı'ya daha yakın bir profil çizdi. 10 aylık pratikte ne oldu Ekonomi politikasında bir başarı var mı Yok! Ya da ABD-Batı'nın bizim kırmızı çizgilerimiz dediğimiz konularda adımı var mı Yok. 31 Mart yerel seçimlerinde alınan yenilgi üzerinden yaşanan tartışmalara bakın. Başta söylediğim gibi Erdoğan karar verecek. ABD gezisi iptal oldu, İsrail'le ticaret durdu... Eko politikle jeo politik farklı olur mu Oluyor ve bunun sonuçlarını göreceğiz."