Osman Sert

Karar

Yumuşama, normalleşme, hukuk

Türkiye 31 Mart itibariyle yeni bir siyasi harita ile karşı karşıya. Bunun sebebi de siyasetçiler değil seçmenin kendisi. Yoksa siyasilerin durup dururken yumuşamaya ya da normalleşmeye niyeti var mıydı, vardıysa bile yapabilirler miydi tartışılır.Dolayısıyla girilen yeni süreci değerlendirirken kime ne kadar kredi vermek gerektiğini doğru tartmak

1 Mayıs, vatandaştan korkan devlet, Erdoğan-Özel görüşmesi

İstanbul'daki görüşmelere yetişmek için Ankara'dan erkenden yola koyulurken, 1 Mayıs'ta, gösteri günlerinde meydanların, sokakların nasıl kapatıldığını onlarca kez tecrübe etmiş bir gazeteciye yakışmayan, saflığıma mı yanmalıyım bilmiyorum.Üstelik bundan 3-5 yıl önce, pandemi daha başlamamışken yine 1 Mayıs'ta yine Taksim civarında bir görüşme yeri

Meclis'teki 23 Nisan fotoğrafı

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde resepsiyon salonunun hemen yanındaki Mermerli Salon'da çekilen fotoğrafları, öncesinde ve sonrasındaki heyecan nasıl bir anomali içerisinden geçtiğimizin ilanı idi aslında.İktidarın kutuplaştırma siyasetinin bilinçli bir yansıması olan kamplaşmada ana sorumlu

Beştepe randevusundan makul bir yol çıkar mı

Elbette Türkiye gibi farklı etnik, mezhebi, coğrafi, toplumsal, sınıfsal kimlik katmanlarının karşılıklı kesişimleri, örtüşmeleri ve karşıtlıkları ile oluşan 90 milyonluk bir ülkede sadece iki parti üzerinden siyasetin ilerlemesi mümkün değil.Ama 31 Mart sonrasında iktidar ve muhalefette nispeten daha konsolide olmuş ve göz hizasına gelmiş iki siya

AK Parti'nin yükü

31 Mart sonuçlarını en dikkatli değerlendirmesi gereken parti şüphesiz AK Parti. Cumhurbaşkanı Erdoğan hem seçim gecesi hem de sonrasında yaptığı açıklamalarda yaşanan irtifa kaybını tarif ederek cesur bir özeleştiri sürecinden geçeceklerini söyledi.Bu özeleştiri süreci için öncelikle kaybın hangi zaman diliminde gerçekleştiğini tespit etmek gerek.

CHP'nin yükü

31 Mart seçimleri sonuçları itibariyle uzun zaman referans verilecek bir seçim. Bunun en önemli sebebi de AK Parti'nin kaybetmesi kadar CHP'nin kazanmış olmasında yatıyor. Öncelikle sandığın sarsıcı, kimileri için ise şok edici sonuçlarının ürettiği bir savrulmaya küçük bir düzeltme yaparak başlamak gerek. Evet, AK Parti kaybetti. Evet, CHP kazandı

Seçmen siyasi aktör sayısını sadeleştirdi

Siyasi partilerin sayısına göre değerlendirme yapacak olsak Türkiye hem en demokratik hem en çoğulcu ülkelerden biri. Ama kazığın ayağı öyle değil tabii ki.Demokrasilerde seçim her şey demek değil. Çoğulculuğun sağlanabilmesi için partilerin aldıkları oy oranlarının ötesinde de bir denetleme güçlerinin olması gerekiyor. Üstelik sistemin parlamento

Kime sürpriz, ne kadar sürpriz...

Kim seçimden önce haritanın böyle değişeceğini, CHP'nin ezici bir başarı kazanacağını, AK Parti'nin tarihi bir mağlubiyete uğrayacağını, "sandığa giderken Erdoğan'a vefanızı da yanınıza alın" çağrılarının böylesi boş duvarlarda yankılanacağı tahmin ederdiEdemezdi belki ama çıkan sonucun sarsıcı etkisi, zaten gelmekte olanın görülmediği anlamına da

Yerel seçimler demokrasi aşısı olur mu

Daha 10 ay önce bir kez daha cumhuriyet tarihinin ne önemli seçimi için sandıklara gittik. Katılım oranı o kadar yüksekti ki hani neredeyse oy kullanmayanı dövüyorlardı desek yeridir. Bu sefer, her nasılsa, cumhuriyet tarihinin en önemli seçimi gibi durmuyor. Bunun temel sebebi belki de Cumhurbaşkanlığı seçimlerine göre gri alanların daha geniş olm

İdari vesayet, siyasi vesayet, belediyecilik...

Şunun şurasında üç gün sonra 60 milyondan fazla seçmen sandık başına gideceğiz ve yaşadığımız yerleri gelecek 5 yıl boyunca yönetecek kişileri seçeceğiz. Öncelikle seçimler ülkemize hayırlı olsun. Neredeyse son 3 aydır muhtemel adayları, ittifak matematiklerini, adayların mal varlıklarını, geçmişlerini, kazanıp-kaybetme ihtimallerini konuştuk. Mevc