Özel'in performansına dair

Özel'in Erdoğan'la buluşma girişimini, Kılıçdardoğlu'nun, "saray ile müzakere edilmez, mücadele edilir" sözleriyle eleştirmesi son derece anlamsızdı.

Siyaset hayat gibidir, yaşayan, soyulan bir süreçtir. İçinde, inişler, çıkışlar mücadeleler, tavizler, uzlaşmalar bulunur. Esas olan, meşru araçlarla siyasi hedefe doğru yol alabilmektir. Bunun için hem mücadele eder, hem kimi konularda hedefinize doğru sonuç alacağınızı düşünüyorsanız siyasi hasmınızla uzlaşırsınız. Kaldı ki, kim olurlarla olsunlar, siyasi partiler arası diyalog demokratik kültürün temel unsurlarındandır.

Bunu en iyi bilen Kılıçdaroğlu olmalıdır. 2018 seçimlerinde Gül'ü cumhurbaşkanı yapma arayışı, milliyetçiliği keskin İYİ Parti'yle ittifak kurması, fikren farklı oldukları, hatta mücadele ettikleriyle siyasi olarak uzlaşma çabasından başka bir değildi.

CHP'nin eski genel başkanı yakın siyasi yol arkadaşları tarafından -ki Özel de bunlardan birisidir- ihanete uğradığını düşünebilir. Bunda kısmen haklı da olabilir. Ancak, siyasetin böyle bir tabiatı, bir rekabet boyutu bulunur. Gün gelir, en yakınınız yerini almaya soyunabilir ve alabilir. Dahası seçim başarısızlıklarının parti liderlerine her zaman bir bedeli olur. 1999 seçimlerinde CHP baraj altı kalınca sandalyesine yapışık Baykal bile istifa etmek zorunda kalmamış mıydı Kılıçdaroğlu partisinin başında doğru işler yapmış olabilir, ancak seçimleri kaybedince, sadece CHP teşkilatı içinde değil seçmenleri nezdinde de, sorumlu ve istenmeyen adam ilan edilmişti. Siyasetçinin bunu sindirmesi, bayrağı devretmeyi bilmesi gerekir.

Gelelim madalyonun diğer yüzüne, Özel'e

Esasen Özel, Kılıçdaroğlu'nun açtığı yoldan ilerliyor.

Bu yol, CHP'yi dar bir kimlik partisi olmaktan çıkarmak, bir kitle partisi haline getirmek, kültür savaşları dışında siyaset yapmak, demokrasi ve haklar etrafında kucaklayıcı, birleştirici olmak şeklinde tanımlanabilir.

Bunun, doğru ve olması gereken siyasettir.

Kılıçdaroğlu bu doğru siyaset yürüten ama, fazla temkinli ve karizmatik olmayan bir liderdi.

Peki, Özel yerini dolduruyor mu

Malum, Özgür Özel, İmamoğlu'yla birlikte hareket ederek genel başkan oldu. Gerek kurultayda gerek yerel seçimler öncesinde, söylem siyasetine dayanan, jestlerle siyaset yapan, sesi yüksek çıkan, daha enerjik bir lider görüntüsü verdi. Ancak siyasi olanın içini doldurduğu söylenemezdi. Gerek yeni bir siyasi hikaye anlatma ve gelecek tasavvuru açısından, gerek temel sorunlarda (örneğin Kürt meselesi) somut çözüm önerileri getirmek bakımından, gerekse ve İmamoğlu'nun önünde lider olma konusunda yetersiz bir görüntü çiziyordu.

Özel'in seçim sonrası tutumuyla bu görüntüyü değiştirmeye başladı.